‘Hayallerimizdeki Deniz’ Üzerine

‘Hayallerimizdeki Deniz’ Üzerine

Süleyman ÖZEROL

Bugünlerde oldukça uzun süren bir dizi film izliyorum; Hayallerimizdeki Deniz...
2020, İtalya yapımı, suç drama temalı dizi film. Carmine Recano, Nicolas Maupas, Massimiliano Caiazzo, Valentina Romani, Artem Tkachuk gibi oyuncular rol almış.
Üçü 12, dördüncüsü 14 olmak üzere 50 bölüm ve dört sezondan oluşmuş. Her bölümde Ortalama bir saat sürüyor ve her bölümde ayrı bir olay ya da konu işlenmiyor, olaylar birbirini izliyor.
Hayallerinizdeki Deniz, ıslahevindeki Napolili gençlerin arkadaşlığı ve aşkı öğrenirken daha iyi bir geleceğin hayalini kurar. Gençler arasında İtalya'da var olan mafyacılığın uzantısını görmek de olası.
Baba filminin genç oyuncularla çekilmiş sürümü gibi değerlendirenler de olmuş…
Çocukluk ve gençlik döneminin geçişindeki dinamit fıçısı özelliği taşıyan 18 yaş altı gençlerin ıslahevindeki durumları, görevlilerin tutumları, ailelerin ve toplumun bu kuşaktaki gençlere karşı tutum ve davranışları ve daha pek çok konuda o kadar çok ders alınacak durum var ki…
Ailelerin ve toplumun çocukların ve gençlerin suç işleme durumlarındaki etkilerinin özellikle sorgulandığı dizide oldukça olumlu eğitim davranışları sergilendiğine rastlıyoruz. Konuşmalarda geçen bazı söylemlerin eğitim yönünden evrensel değerler taşıdığını belirtmeliyim.
Mafyanın içerideki uzantısını görebildiğimiz gibi, ülkemizde feodal toplum yapısıyla bağlantılı olan kan davalarının İtalya'da mafya ile ilgili konularla ne kadar benzeştiğini de görebiliyoruz.
Islahevinin denizin kıyısında, hatta içinde olmasına karşın gençlerin denizi hayal etmelerinin de ilginç bir durum olduğunu düşünüyorum. Belki de senaryo yazanlar bu ilginçliği düşünerek hareket etmişlerdir.
Hayallerimizdeki Deniz dizisinde sıkça yinelenerek söylenen bir şarkı var. Bu şarkıda özellikle aile baskısı, deniz hayali, arkadaşlık, aşk dile getiriliyor. Genellikle de birlikte söylüyorlar. 
Özellikle ıslahevinin iki erkek görevlisi gençlerde olumlu davranış değişikliği yaratmak için neredeyse tüm enerjilerini harcıyorlar. Baba, anne, ağabey, arkadaş gibi davranışlarıyla ıslahevin iki müdiresini de etkileyerek olumlu tutumlarıyla ister istemez işbirliği yapıyorlar, gençlerin topluma kazanması çalışmalarından da vazgeçmiyorlar.
İçeride kendi dünyasını, arkadaşlıklarını bulanlardan dışarıya çıkmak istemeyenler de var. Demek ki insan ıslahevinde de olursa olsun dostluk arkadaşlık ve toplumsallıkta huzuru bulabiliyormuş.
Ve kaçınılmaz bir gerçek; aşk…
Ergenlik döneminin gençleri, “Aşk müzik gibidir, sarar ama can yakmaz” derler…

Ve Ülkemizde...

2000 yılı baharında virüs salgını ile birlikte oluşan, daha doğrusu gelişen altyazılı dizi izleme alışkanlığım sürerken, bu tür güzel yayınları izlerken ülkemizdeki bazı televizyon kanallarının al gülüm ver gülüm özelliği taşıyan dizilerinin bayağılığını da düşünmeden edemiyorum.
Olumsuz eğitim almışların örneklendiği dizi film ve haftalarca ya da günlerce yaşayan programlarda benzeri olan, gerçek yaşamdan alınan olaylar da ayrı bir konu. Hele de namus ahlak kavramlarını kalkan olarak kullanan, ancak yaşamlarında tam tersini yapanların ahlaksız kişiliklerini sergilenmesi tiksindirici…
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda evden çıkmadan günümü geçirdim. Bu yazıyı hazırlarken diğer yandan kitap, dergi hazırlama, dizi izlemeyi de sürdürdüm. Ayrıca günlük olayları basın yayın organlarından izlemeyi ve okumayı da…
Ülkemizin ulusal egemenliğini ve çocuklarımızın bayramını kutluyor 105 yıl önce kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bulunduğu Ankara'dan, yani başkentten selamlar, saygılar, sevgiler…

Ankara, 23 Nisan 2025

Yorumlar

Popüler Yayınlar