Rakı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rakı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Mart 2019 Çarşamba

“Boya mı, Peruk mu?”


“Boya mı, Peruk mu?”












Bir seçim öncesi anısı…

Halk Ozanları Kültür Derneğinde Yaşayan Ozanlar Belgeseli çekimlerimi sürdürüyorum...
10 Şubat 2015, Başkan Kenan Şahbudak çekim için gelenleri bildirdi. Kızılay’a giderken İbrahim Yedibela aradı, Zülfukar Bey kendisi ile ilgili kitap çalışmam için fotoğrafları getirmiş. Ali Tura geldi, birlikte derneğe gittik. Kanber Çeliker, Abidin Karabudak ve Nevzat Bayramoğlu ile çekim yaptım. Çekimden sonra Ali Tura ile Cezmi Orhan’a uğradık, yaşamöyküsünü aldık, Nejmi’ye uğradık, bilgisayar çıktısı alıp çıktık ve Hekimhanlılar derneğine gittik. Zülfukar beyin fotoğraflarını aldım. Düzeltmeye başladık, sonra çay ocağında ve Kanara’da devam ettik. İnternet kahvede diske baktık, Ali Bey gitti, ben de otobüs beklemeye başladım…
Kar yapmış ve her yer bembeyaz idi. Akşam olduğu için biraz da olsa ayaz vardı. Birçok otobüs gelip geçti Dikmen Caddesine giden belediye otobüsü bir türlü gelmedi. Sıkıntıyla beklerken biraz oturayım dedim ve durağın oturağına oturdum. Sağ yanıma birisi geldi dikeldi, hafifi kokusundan ve davranışlarından içmiş olduğu belli oluyordu. Biz içtiğimiz zamanlarda gece bir ikide eve giderken adam dokuz buçukta evine dönüyordu.
Kendince bir şeyler söyledi. Ayakkabı kutusu, AKP sözcükleri dikkat çekiyordu.
“Maliye Bakanı Mehmet Şimşek benim yakınım olur” dedikten sonra bir süre bekledi, Sorular sormaya başladı, ben de yanıt verdim hiç üşenmeden…
“Emekli misin, çalışıyor musun?”
“On yedi yıldır emekliyim” dedim.
Beni yan gözle süzüyor, inceliyordu.
“Kaç doğumlusun?” dedi.
“1953” dedim.
“Saçın boya mı peruk mu?” dedi.
“Beyaza boyamayı düşündüm bir zamanlar” dedim.
"Ne zaman emekli oldun?” dedi.
“On yedi yıl oldu” dedim.
Adımı sordu, söyledim. Nereli olduğumu sorup hemen ardından, “Pötürgeli misin?” dedi ben yanıt vermeden.
“Tövbe de” dedim.
“Niye ki?” dedi.
“Evliya Çelebi 'Hasudu Malatya' demiş, ben demiyorum” dedim.
“Ya neresindensin?” dedi.
“Hekimhanlıyım… Hekimhan, Arguvan aydın bölgesi” dedim.
“Benim ayakkabı kutum yok”, “Damadım AKP’li ama AKP’ye oy yok”, “Sen AKP’liye benziyorsun diye cümleleri sıraladı cümleleri. Elini bozkurt işareti yaptı, “Buna oy ver CHP’ye ver ama AKP’ye verme” dedi. Durdu, yine elini bozkurt işareti yaptı ve “Ben buna oy verdim. Mansur Yavaş’a, Alper Taşdelen’e oy verdim ama AKP’ye oy yok!” dedi.
“Kaç dakika oldu bekliyoruz, bu otobüs de nerede kaldı?” diye söylendim.
“Ben şimdi Tayyip’e telefon ederim otobüs gönderir bizi alırlar dedi ve cep telefonunu çıkarıp, “Alo Tayip, biz Süleyman ile güven Parkta durakta bekliyoruz, bir otobüs gönder, bizi alsınlar “ dedi.  Sonra, “Sigaran var mı?” dedi. Sigarayı altı yıl önce bıraktığımı söyledim. İçki de içmezsin öyleyse dedi. İçkiyi de yirmi yıldan fazla süre önce bıraktığımı söyledim.
Yavaşça, “Nerede içtin? Tek başına değilsindir herhalde?” dedim.
“Yok, dört arkadaş emekli Öğretmenler Lokalinde içtik, hesap da ortak” dedi. Oranın müdürünün köylümüz olduğunu söyledim. Kendisi ise şeften, garsonlardan söz etti. Ben de, “onları tanımam, derneğin müdürü bizim köylü” dedim.
Camiden, duadan söz etti, bir sure okudu.
“Sen AKP’lisin mutlaka, rakı da içmezsin” dedi.
“Camiye de gitmem, rakı da içmem” dedim.
Kaç doğumlusun?” dedi.
“1 Kasım 1953" dedim.
Kasım ayı doğumlu olduğumu anlayınca. "Benden küçükmüşsün, ben Mart doğumluyum” dedi. Yine saçıma bakıp söylendi.
“Boyuyorsun mutlaka” dedi.
Biraz dolaşıp yine yanıma geldi.
“Çalışıyor musun, emekli misin?” dedi.
“On yedi yıl oldu emekli olalı” dedim.
“Ben kimim biliyor musun?” dedi. Yanıt beklemeden,  “İkizlerin dedesiyim” dedi. Maliye bakanının damadı ve Batmanlı olduğunu söyledi.
“Şimdi ben Tayyip’e telefon ederim otobüs gönderir bizi alırlar” dedi ve cep telefonunu çıkarıp, “Alo Tayip, beni dinle, biz Süleyman ile güven Parkta durakta bekliyoruz, bir otobüs gönder, bizi alsınlar “ dedi, bana döndü, “Tamam, bizi alacaklar” dedi.
“Kaç doğumlusun?” dedi, ardından, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben ikizlerin dedesiyim” dedikten sonra, “Sen AKP’liye benziyorsun ama sakın oy verme. Vereceksen ya buna ver” elini bozkurt işareti yaptı, “Ya da CHP’ye ver, sakın AKP’ye oy verme dedi.
Yine saçıma bakıp, “Boya mı, peruk mu?” dedi.
“Kendi saçım dedim.
“Yok, yok sen AKP’lisin” dedi
Aradan kırk dakika geçti ve hala belediye otobüsü yok…
Kalkıp minibüs durağına gittim, minibüse bindim. Yolda biraz önceki yaşadıklarımı not ederken üç durak geçtiğimi sonradan fark ettim. İnip karda zorla yürüyerek Veda sokağından inip eve geldim.