1 Mayıs 1977 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1 Mayıs 1977 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Mayıs 2018 Salı

Bin Dokuz Yüz Yetmiş Yedi/Unutulmaz Yılın Adı

Bin Dokuz Yüz Yetmiş Yedi/Unutulmaz Yılın Adı

1977 yılında yaşamımda önemli dönüm noktalarını oluşturan bazı olayları yaşadım. Ortaokulun ilkokulumuza taşınması, kızım Gül’ün doğumu, 1 Mayıs kutlamaları, 5 Haziran seçimleri, Malatya’da saldırıya uğramam bunlardan bazılarıdır.
1976-1977 öğretim yılının ikinci yarısında ortaokulun öğrenim gördüğü eski ilkokul binasına çürük raporu verilince ortaokul bizim binaya taşındı. Ortaokul öğrencilerinin bizim binada derse başlaması ile ikili öğretime geçtik. Araç gereç odamız ortaokulun müdür odası oldu. Araş gereçler de beslenme odasına taşındı. Kıbrıs Çıkartmasından itibaren süttozu ve diğer yiyecek yardımları kesildiğinden beslenme odası kullanılmıyordu. Öğretmen odamız yoktu. İki müdür odasını da ortaklaşa öğretmen odası olarak kullanıyorduk. Ortaokulda, ilkin fen bilgisi olmak üzere birçok derse ücretli olarak girdim.
Kardeşim Yusuf yanımızda kalıyor, ortaokulda okuyordu. Ahmet Özbay’ın oğlu Özgür, Halil Özbay’ın kızı Dilek ve bizim Ozan bazen bir araya gelip oynuyorlardı. Çoğunlukla Yusuf onlara göz kulak oluyordu. Bahar mevsimiyle birlikte kır gezilerine gitmeye başladık. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını hazırlıkları da sürüyordu. 22 Nisan 1977 günü bir kızımız dünyaya geldi. Bu zamanlar Urfa’nın gül mevsimi olduğundan adını Gül koyduk.
Âşık Emekçi’nin bir kaseti çıkmıştı. Kasette ‘Ali Haydar’, ‘Maden Ocağı’, ‘Ali Emmi’, ‘On Sekiz Mayısı Unutmam’ gibi türküler vardı. Âşık Emekçi’nin sesi de çok güzeldi. Bu kasetten yirmi yıl sonra yine kaset yaptığında hala da güzel olduğu görülüyordu. Hele de, “Çiçekleri sevdirmezler-Ağla Kızılırmak ağla” türküsündeki cura sesi, içimden çıngıların çıkmasına neden olan bir sestir. Aynı yıllarda Şivan ve Şiyar da Kürtçe kasetler yapmışlar ve bunlar gizli gizli yayılmaktaydı. Kürtçeden hiç anlamama karşın, müzikleri beni çok etkiliyordu. Uzun havalardaki keman ve kaval sesleri daha başka bir etkiliyordu.
Zaman zaman arkadaşlarla bir araya gelip çalıp çağırmalarımız olmuyor değildi. Ancak dinlemek ayrı bir olaydı. Bir yandan Bağdat Radyosunun Türkmence Kısmını dinlerken bir yandan da Malatya’da yayın yapan Şehit Kemal Özalper Endüstri Meslek Lisesi Eğitim Radyosunu dinliyordum. Bu radyolardan bazı türküleri de kasete alıyordum. 1974 ya da 1975 yılında kaydettiğim Kerkük türküleri kaseti var hala…
Derken 1 Mayıs işçilerin, emekçilerin bayramı geldi. İstanbul Taksim Meydanında kırktan fazla insan can verdi, yüzlerce hatta binlerce insan yaralandı. Halen o olayın psikolojik etkisini taşıyanların ifadelerine tanık oluyoruz. Ne olmuştu da işçi bayramı kan gölüne çevrilmişti? Ne olacaktı ki? Birileri ortalığı bulandırıp balık avlamak istiyorlardı! Zaten bu balık avı uzun süreden beri sürüyordu ya…
Ruhi Su, “Sabahın bir sahibi var” adlı kasetinde sözü ve müziği kendisine ait olan “Şişli Meydanında Üç Kız” türküsü ile 1977 yılının 1 Mayısını anlatır.

Şişli Meydanı'nda üç kız
Biri Çiğdem, biri Nergis
Vuruldular güpegündüz
Sorarlar bir gün, sorarlar
Sabahın bir sahibi var
Sorarlar bir gün sorarlar
Biter bu dertler, acılar
Sararlar bir gün, sararlar


Bin dokuz yüz yetmiş yedi
Unutulmaz yılın adı
Bir Mayıs bayramı idi
Sorarlar bir gün, sorarlar 

Bağlantı

Beş yüz bin emekçi vardık
Taksim Meydanı'na girdik
Öyle bir İstanbul gördük
Sorarlar bir gün, sorarlar
Bağlantı 

Al gözlerim seyir eyle
Birin bırak, birin söyle
Bu yeryüzü ilk kez böyle
Bir İstanbul görüyordu
Kucaklayıp sarıyordu
Bağlantı 

Süleyman ÖZEROL:
Anıya Benzer, s.147 (Basılmamış kitaplarımdan)