Babamın Yazdıkları
Babam
Hasan Özerol, 31 Ocak 2019 günü Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde
aramızdan ayrıldı.
Nüfus
cüzdanına göre 86, kendi anlatımlarına göre 87 ya da 88 yaşında olmalıydı.
Öyle
ya da böyle yoksulluğun getirdiği yokluk içinde bir çocukluk ve gençlik dönemi
yaşamış, yaşamın zor koşullarında bir yolculuk yapmıştı.
Halk
deyimi ile aklı yettiğinden itibaren ekmeğini emeği ile kazanmış, küçük yaşta
babasını, babaannesini, iki kardeşini kaybetmenin acısını yaşamın acılarına
katmıştı.
Nüfus
cüzdanı olmadığından diploma, diploması olmadığından da Köy Enstitüsü sınavına
girememesi unutamadığı bir durumdu. Daha doğrusu kimsesizliğinin, yoksulluğunun
getirdiği bir sonuçtu. Çocukluk arkadaşı Eski Adalet bakanı Seyfi Oktay beni
her gördüğünde, “Babanı, Hasan Ustayı çok seviyorum. O birinci idi, ama sınava
giremedi, devam edemedi” diyerek üzüntüsünü dile getirdi.
Evliliği,
askerliği, köy yaşamı karın doyurmadığından Adana'ya pamuk ve portakal
işçiliğine gidişi, yirmi beş yaşında duvar ustası oluşu, artan nüfusunun
geçimini ve geleceğini daha iyi sağlamaya çalışması yaşamının ikinci basamağını
oluşturan önemli olaylardı. Altı çocuğunu yetiştirirken karşılaştığı
zorlukların üstesinden gelmeyi gelmek için geceli gündüzlü çalıştı. Dayım
İbrahim Erol ile sırt sırta verdi yıllarca köy işlerinde.
Eski
yazıyor öğrenmiş, kış gecelerinde Cüme'nin oğlu Yusuf'un evinde Syreti Nebi ve
Battalgazi kitaplarını okuyan Hüseyin Yıldırım'ı zaman zaman dinlendirirdi. Yani
nöbetleşe okurlardı.
Babam ve dayım bağlama çalmayı öğrenmişlerdi, ancak yaşam koşulları nedeniyle devam ettirmediler.
Babam ve dayım bağlama çalmayı öğrenmişlerdi, ancak yaşam koşulları nedeniyle devam ettirmediler.
1954-1955
yıllarında askerlik yaparken günlük tutmuş, şiirler yazmış, resimler çizmişti. Daha
sonraki yıllarda fazla bir şey yazmamış, doksanlı yıllarda gözlerinde meydana gelen
katarakt ve glokom (karasu) rahatsızlıklarının etkisiyle görme duyusunu
yitirmek üzereyken ameliyat ettirdik. Sonra görmeye başlayınca sürekli ilaç
kullanmaya başladı.
Diğer
yandan şiire yoğunlaştı. Geçmişte yaşadığı sorunları, gözlemlerini, köyün
güzelliklerini ve doğal yapısını ve benzeri konulardaki duygu ve düşüncelerini şiir
ile dile getirdi.
Şiirlerini,
Babamın Şiirleri adıyla kızım Gül Özerol’un desteği ile 2009 yılında
yayınladım. 2016 yılında askerlik günlüklerini ‘Babamın Askerlik Günlükleri’
adıyla yayınladım.
Anılarını,
notlarını, gözlemlerini, gelenek ve göreneklerimizi yazdığı defterdeki
bilgileri bilgisayara kaydettim ve 2018 yılı sonlarında kitap bütünlüğünde
düzenledim. 20 Aralık 2019 günü rahatsızlanması sonucu hastaneye yattı, 31 Ocak
2019 günü aramızdan ayrıldı, 2 Şubat 2019 günü Ballıkaya da toprağa verdik. Dolayısıyla
kitabın bastırma işi de kaldı. Aramızdan ayrılışının ilk yılı anısına 2020 Ocak
ayının ortalarında kitabın basımı gerçekleşti. Kitabın giderlerini oğlum Ozan
Özerol karşıladı.
Babamın
Yazdıkları üç bölümden oluştu.
Birinci
bölümde ‘Babamın Yazdıkları’: Kırklı yıllardan itibaren yaşadığı önemli
olaylar, gelenek ve görenekler, köy ile ilgili bilgiler ve benzeri konular yer
aldı.
İkinci
bölümde ‘Babamın Askerlik Günlükleri’: 2016 yılında kitap olarak yayınlamıştım,
bu kitaba ekledim.
Üçüncü
bölümde ‘Babamın Yeni Şiirleri’: 2009 yılında yayınlanan ‘Babamın Şiirleri’
kitabında yer almayan şiirleri bu bölümde yer aldı.
Ayrıca
yerel ve söz deyimleri kapsayan sözlük ile fotoğraflar da bulunuyor.
26
Ocak 2020 tarihinde Sage yayınlarınca basılan kitabı kapağı da dâhil olmak
üzere basıma kendim hazırladım.
Babamın
Şiirleri ve Babamın Yazdıkları kitaplarımın giderlerini karşılayan kızım Dr.
Gül Özerol’a, oğlum Makine Müh. Ozan Özerol’a, çalışmalarımda hep yanımda olan
eşim Tamam Özerol’a teşekkür ediyorum. Kapak fotoğrafı için Sayın Kadir İncesu’ya
ayrıca teşekkürler…
Babamın
40'lı yıllardan bugüne kadar Ballıkaya kültürüne ışık tutarak yazdıklarını
düzenleyerek yayınlamakla onu ve köyümüzün kültürü ile ilgili bir görevimi daha
yerine getirdiğimi düşünerek mutluluk duyuyor, aramızdan ayrılışının birinci yılında
saygıyla anıyorum.
Ankara, 31 Ocak 2020