21 Haziran 2022 Salı

'Ballıkayalı Öğretmenler' Üzerine

'Ballıkayalı Öğretmenler' Üzerine

Bir ülkenin yurttaşları sağlıklı olmalı, iyi bir eğitim almalı ve kültürel bilgilerle donanmalıdır. Yani eğitim, sağlık ve kültür toplumun yaşamsal sacayağıdır.

Akçadağ İlköğretmen Okulunu bitirip Urfa’ya atandığımda oldukça şiir merakım vardı ve mesleğim ile ilgili bir şiir yazmıştım (1972). Bunu 7 Eylül 1981 tarihinde Siverek’te yeniden düzenledim. ‘Ben bir Öğretmenim’ başlığı altında ‘Gözlerime Bakma Ne Olur’ (Ankara 2020) adlı şiir kitabımda yayınladım.

Ben bir öğretmenim
Önemsenmeyen hor görülen
Oysa kutsal olan meslektenim

Ben ki okumayı öğretirim
Yazmayı öğretirim çocuklarımıza
İnsanlığı sevgiyi barışı öğretirim
Bir yapı hazırlarım yarınlarımıza

Dün benden sorulur
Yarınlar benden sorulacak
Çünkü ilk basamak benim


1988 yılından buyana sürdürdüğüm gazete, radyo ve televizyon gibi basın yayın ve diğer etkinliklerimde en çok sözünü ettiğim konulardan biri eğitim oldu. Çocuklarımızı aileden sonra toplum yaşamına hazırlayan ilk basamak olan mesleğimi de çok önemsedim. Öğretmen okulunu bitirmemin yanında yetiştirme yurdu ve özel eğitim öğretmenliklerim, benim için önemli deneyimler oldu.
1926 yılında köyümüzde ilkokul açılmış olup, çevre köyler içinde merkezilik bir özellik taşımıştır Ballıkaya. Dolayısıyla burada yetişen öğretmenlerin yaşamöykülerini ve anılarını bir araya toplamak güzel bir şey olacaktı. Bunlardan bazıları Ballıkaya Köyü İlkokulunda benim de öğretmenliğimi yapmıştı. Eğitmen Abidin Öztürk birinci, İpşir Güner ikinci, İsmail Yıldırım üçüncü, Zeynep Oktay dördüncü ve beşinci sınıfta öğretmenimdi.
21 Haziran 2010 günü köyümüzün emekli öğretmenlerinden İsmail Koç ile köyümüzün eğitim ve öğretim konularını konuşurken, Akçadağ Köy Enstitüsünde ve Akçadağ Öğretmen Okulunda okuyan köylülerimizin adlarını yazdık. Bu, ‘Ballıkayalı Öğretmenler’ dosyasının başlangıcı oldu. Daha sonra eksikleri tamamladım, dolayısıyla köy enstitüsü ve öğretmen okulu çıkışlı öğretmenlerimiz belirlenmiş oldu. Diğer yandan daha önce eğitim ordusuna katılmış olan eğitmenlerimizi de belirledim.
Eğitmen ve öğretmenlerimizin belirlenmesinden sonra yaşayanların kendilerinden, yaşamayanların ise aile bireyleri, yakınları, arkadaşları ve tanıyanları tarafından anlatılan bilgilerden yararlandım.
Köy enstitülü ve öğretmen okullu öğretmenlerimizi kapsayan bu çalışmayı ‘Köy Enstitülerinin 80. Kuruluş Yılı’na (1940-2020) yetiştirmeyi amaçlasam da araya virüs salgını girdi. Birkaç tamamlanmamış olan yaşamöyküsünü de bu arada derledim. Dolayısıyla Ballıkayalı Öğretmenler, iki yıl geriye atma ile 2022 yılında yayınlanmış oldu.
Kitap ‘Ballıkaya Köyünde Okul ve Eğitim’, Ballıkayalı Eğitmenler’ ve ‘Köy Enstitüsü ve İlköğretmen Okulunu Bitiren Ballıkayalı Öğretmenler’ olmak üzere üç bölümden oluştu.
Kitabın yayınlanmasında her türlü katkıyı sunanlara ve emeği geçenlere teşekkür eder, konuyla ilgili çeşitli yayınların yapılmasını dilerim.
Saygılarımla…

Ankara, Haziran 2022

6 Mayıs 2022 Cuma

Demokrasilerde Darbe Olmaz

Demokrasilerde Darbe Olmaz

Son yarım yüzyıl içinde yaşadığımız iki darbe olayının birinden, 12 Mart’tan söz etmek istiyorum.
12 Mart 1971 tarihinde, ‘12 Darbesi’ ya da ’12 Mart Muhtırası’ adıyla anılan darbe, ülkeyi iyi yönetemeyenlere karşı yapıldığı belirtilmesine karşın ‘sağ gösterip sol vuran’ bir darbe olarak tarihe geçti.
Bu darbede ülkemizdeki demokrat kesim hedef alındı ve pek çok yurttaşa yapmadıkları insanlık dışı davranış kalmadı.
İşte bu sıralarda gençlik hareketleri liderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan da askeri mahkemede yargılandılar ve idama mahkûm edildiler.
‘Tam bağımsız Türkiye’ ideali ile hareket eden gençler, 6 Mayıs 1972 tarihinde aramızdan alındılar.
Hukukçuların ve darbenin muhatap olan Adalet Partisinin bazı milletvekilleri bile bu idamın yanlışlığını dile getirse de vatan millet Sakaryacılar çok memnundu.
12 Mart darbesi sırasında Akçadağ İlköğretmen Okulunda okuyan 18 yaşında bir gençtim. Yazın türlerinin hemen hepsi ilgi alanıma girmesine karşın şiir merakım ağır basıyordu. Kendi yaptığım deftere 1971 yılı kışından itibaren şiirlerimi, öykülerimi, anılarımı yazıyor, desenler resimler çiziyor, alıntılar kaydediyordum.
12 Martla ilgili olarak da beyitler (ikilikler) başlığı altında şunları yazmıştım.

Geldik On İki Mart muhtırasına
Türk demokrasisinin yüz karasına


1972 yılında okulu bitirdim ve Urfa'da Yetiştirme Yurdu öğretmenliğini atandım. Burada da yazdıklarımı defterle kaydetmeyi sürdürdüm. Bu ilgimi gören birlikte görev yaptığımız öğretmenlerden Mehmet Emin Kara, bir gün yazdıklarıma göz atmak istediğini söyledi. Göz attıktan sonra, yazdıklarımın bazılarını beğendiğini belirtti. 12 Martla ilgili yazdığım ikiliği okuyunca, “Olmadı, Türk ordusuna karşı yazılmış bu” dedi. Ben de, “Demokrasilerde darbe olmaz” düşüncemi dile getirdim. Bu nedenle de kim yaparsa yapsın darbenin yüz karası olduğunu belirttim.
Hala bugün demokrasiyi algılamamış ve özümsememiş olanlar varken açıklamamın, Urfa Ülkücü Öğretmenler Derneği ikinci başkanı olan meslektaşımın aklına yattığını sanmıyorum.
O zaman her ne kadar yirmi yaşında olsam da tıpkı bugünkü gibi düşünüyordum.
Demokrasi varsa darbe, darbe varsa demokrasi olmaz…

***
Yıllar sonra bunu dörtlük biçimine getirdim ve 7 Mayıs 2019 tarihinde toplumsal paylaşım sitelerinde paylaştım.

Geldik On İki Mart Muhtırasına
Türk demokrasisinin yüz karasına
Yeni bir döneme girdi ülkemiz
Sanki muhtaçmış gibi darağacına

Ankara, 6 Mayıs 2022