5 Şubat 2019 Salı

Elmanın Diğer Yarısı Da Yok…

Elmanın Diğer Yarısı da Yok


Hasan Özerol (1934-31.01.2019), Süleyman Özerol, Zehra Özerol (1933-05.02.2012)

Süleyman ÖZEROL

Babam Hasan Özerol, nüfus kaydına göre 1934 doğumlu ancak iki ya da üç yaş daha büyük olabileceğini söylerdi.
Babası vefat ettiğinde ancak sekiz ya da dokuz yaşındadır. Annesi Satı, kız kardeşi Fatma, kardeşleri Abbas ve Yusuf ile birlikte yaşamaya başladığında aile reisi konumundadır. İlkokulu bitirdiğinde nüfus cüzdanı olmadığından diploma alamamış dolayısıyla köye sınavına da girememiş derken delikanlı olmuş, 1953 yılında Zehra Erol ile evlenmiş, askere gitmiş, yılsonuna doğru ben de olmuşum. Amcalarım vefat ettiğinden üçe düşen nüfus yeniden beşe çıkmış.
Köyde geliri olmadığından pamuk ve portakal işçiliği için bir zaman Adana'ya gidip gelmiş, ancak bir şey anlayamamış. 1959 yılında duvar ustalığına başlamış. Gürgür Dedenin babası Ali Çavuş Emmimin tek gözlü damında otururken alt kat olan evimizi yenilenmiş, 1962'de de üst katı yapmıştı.
Duvar ustaları marangozluk demircilik ve tenekecilik gibi konularda zanaatlarına sürdürürken Ballıkaya ve çevresinde pek çok ev yaptı. Kapı, pencere, şahra, saban, soba, boru, mangal, masa, sandalye ve benzeri alet ve eşyaları da...
Bunları sürdürürken altmışlı yılların ortalarında sigortalı olmak için kaymakamlığa dilekçe vermiş. Kaymakam, “Devlete vergi verecek bir sen mi kaldın?” deyip dilekçesini işleme koymamış.
1960 yılında kız kardeşim Şehriban, 1965 yılında kardeşim Yusuf dünyaya geldi nüfus altıya çıktı.
1966 yılında Akçadağ Öğretmen Okuluna girmem, babam için hem ekonomik rahatlama hem de bir ödünleme olmuştu. 20 yıl önce onun nüfus cüzdanı olmadığından giremediği Köy Enstitüsü’nün devamı olan öğretmen okulunu ben kazanmıştım ve yatılı olarak okudum orada.
1969'da Nazlıhan 1973'te Mustafa dünyaya geldi.
1972'de okulu bitirdim ve öğretmen olarak göreve başladım. 1974 yılında evlendim. Ozan (1975), Gül (1977 ) ve yazar (1983) dünyaya geldi. 1978 yılında kız kardeşim Eylem dünyaya geldi.
Tüm kardeşlerim evlendi, çoluk çocuğa karıştı.
Babam ve annemin yaşları ilerledi, hastalıkları oldu. Babam gözündeki karasu (Glokom) nedeni ile yıllarca günlük ilaç kullandı.
Elimin iş tuttuğu ilkokul yıllarından daha yakın zamana kadar eşim ve çocuklarımla yaz aylarında köyde anne ve babamın yanında olduk evde bahçede tarlada yaylada harmanda kısacası her alanda...
Ebem Dıdının Satı, 11 yıl gözleri görmeden yaşadı ve 1991 yazında doksan yaşın üzerinde aramızdan ayrıldı.
20 yaşlarında şiir yazmaya başlayan babamın şiirlerini 2009 yılında, askerlik günlüklerini de 2017 yılında kitap olarak yayınladım.
Annem de 5 Şubat 2012 günü aramızdan ayrıldı. Babam bir süre kız kardeşim Nazlıhan’ın yanında kaldı.
Kız kardeşim Şehriban’ın eşi Arguvan Çavuş Köyü Muhtarı Vahap Genç, “Ben evde çok durmuyorum, Şehriban’a hem arkadaşlık eder hasan dede, bizde kalsın” dedi ve yanlarına aldılar.
2011-2012 yılına kadar anılarını yazdığı defterini bana vermişti. Buna askerlik günlüklerini de ekleyip ‘Babamın Yazdıkları’ adıyla kitap bütünlüğünde düzenledim. Kasım ayının 10'unda Ankara’ya dönerken hanımla yanına uğradığımızda bunu kendisine anlattım. 75 yıl önce ilkokulu bitirmiş bir köylü olmasına karşın, bir düşünür tavrı ile gülümseyerek, “Desene ölmeyeceğim” dedi.
15 Ocak 2011 tarihinde TRT Avaz'da yayınlanan Anadolu'nun sıcak yüzleri programına, aynı yılın Haziran'ında Türkiyem TV’de, ‘Süleyman Özerol ile Ankara Sohbetleri’ programına katıldı. Bazı şiirleri yazı işleri müdürlüğünü yaptığım Malatya Yorum gazetesinde yayınlandı.”Genç yaşımda göçtüm yalan dünyadan” ve “Neden meyve vermezsiniz kayısılar” şiirleri dikkat çekti.
Bağırsaklarında dönme olmuş, 20 Aralık 2018 günü Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Ameliyat oldu. O gün Malatya’ya hareket ettim, ertesi gün bir ameliyat daha… Op. Dr. Ekrem Tuncer ve sağlık görevlilerine ilgilerinden dolayı teşekkür ederim. Ayrıca hep yanında olan kız kardeşim Şehriban’a da…
İki hafta kalıp Ankara'ya döndüm, 4 Ocak’tan itibaren üç haftaya yakın grip ile uğraştım. Birkaç gündür dışarı çıkıyordum ki 31 Ocak 2019 günü babamı rüyamda gördüm. Sırtı dönük olarak uzanmış yatıyor ve hafiften kımıldıyordu. “Acaba kayıp mı ettik?” diye düşünerek Şehriban’ı aradım, durumunun iyi olmadığını söyledi.
Metin Özer’in ‘Bütün Güzellere Dağıttım Seni’ kitabının ve Gülizar Özgür'e yazdığım mektubun kayıtlarının çıktısını almak için Kızılay'a gittim. Kızılay’da Hekimhanlılar Derneğinde akşamüzeri 17.30 sıralarında telefona baktığımda yedi sekiz kişinin aradığını gördüm. Birlikte kahve içtiğimiz Ahmet Turan Karaca’ya “Babamı kaybetmişiz” dedim. Eve döndüm, akşam hanım ile yola çıkıp Malatya'ya geldik. Ertesi gün gelen yakınlarımız oldu. Mezarlık morguna konulan cenazeyi 2 Şubat günü alıp doğduğu yer olan Ballıkaya köyüne götürdük. Karadirek Cem Evinden kaldırılan cenaze köy mezarlığında annem ile dayımın mezarı arasında toprağa verildi.
Cenazeye ve taziyeye Hekimhan ve Arguvan belediye başkanları Hekimhan, Arguvan ve Malatya’dan gelen dostlarımız, arkadaşlarımız, köylülerimiz ve akrabalarımız katıldılar. Katılanları yemek verildikten sonra köyden ayrıldık.
5 Şubat 2012 günü annemi kaybettikten sonra yalnızlık psikolojisinin etkisine girmişti. Bir gün, “Artık yarım elma olduk, elmanın yarısı yok” demişti. Artık elmanın diğer yarısı da yok…
Hz. Ali ne demişti?
“Öldükten sonra yaşamak isterseniz ölmez bir eser bırakınız.”
Babam Hasan Usta hem çiftçiliği, hem ustalığı, hem marangozluğu, hem demirciliği, hem şairliği ve yazarlığı, hem de kültürel tanıklığı ile yaşayacak. Kendi deyimiyle ‘ölmeyecek’...

Hasan Özerol Kimdir?

Doğum 1934, Mezirme, Hekimhan-Malatya, 6-7 yaşlarında babasını yitirir. Çocukluğu, eli silah tutan yetişkin erkeklerin askere alındığı; dolayısıyla tarım, bağ, bahçe işlerinin kadınlar ve çocuklarca yürütüldüğü, İkinci Dünya Savaşı yıllarına denk gelir.
Yokluk ve yoksulluğunun sürdüğü bu yılları, herkes gibi, ozanın ailesi de en ağır biçimde yaşamak zorunda kalır.
Çocukluğunu yoksullukla geçiren ozan, 1942-43 öğretim yılında başladığı ilkokulu, 1946-47’de bitirir. Okulu bitirinceye dek nüfus cüzdanı olmaz. Köy Enstitü’süne sınavına girmek için nüfus cüzdanı gereklidir. Hekimhan Nüfus Müdürlüğü’ne başvurur. Babası, altı çocuğu geride bırakarak ölmüştür. Nüfusa kaydı bulunamadığı için nüfus kâğıdı da alamaz. Böylece, Köy Enstitüsü sınavına giremeyen ozanın öğretmenlik hayalleri de suya düşer.
Hasan ÖZEROL, birçok işe girer çıkar. 1951’e dek köyünde hizmetkârlık, Malatya bölgesinde amelelik, Arguvan’da ırgatlık yapar, ekin biçer. Bu yılın sonbaharından başlayarak kışları Adana’ya pamuk tarlalarında çalışmaya gider. Bahar gelince de köyüne döner. 1953 yılında evlenir.
Ozan, 1950’de iktidara gelen Demokrat Parti’nin köyleri yola kavuşturmasından dolayı ”Olaylarımız senin olsun Demokrat” dizelerini yazarak şiir serüveninin başladığını söyler. Şiir tutkusunun sürdüğünü anlatırken: “Trende kendi kendime maniler düzüyordum” diyecektir, 1954’te askere giderken.
Askerden sonra köyüne döner. Pamuk tarlalarında çalışmak için, 1960’a kadar Adana’ya beş kez gidip gelir. Daha sonra köyünde çiftçilik yapar, hayvan besler. Bu arada duvar utsallığına, kendi evini yaparak başladığını söyler ozan. Bu tarihten başlayarak 8 çocuğunun geçimini 1985’e değin duvar ustalığı ile karşılar. Bir yandan da 1983’e kadar kavaklık olarak kullandığı araziyi kayısı bahçesine çevirir.
1997 yalında glokom hastalığından dolayı görme yetisini yitirir. Artık görme özürlüdür. Bu olay, ozanın daha yoğun ve düzenli olarak şiire yönelmesine yol açar.
1934 yılında Mezirme’de doğan ozanın şiirleri:“Babamın Şiirleri (Hasan ÖZEROL’un Şiirleri)“ adıyla, oğlu Süleyman Özerol tarafından hazırlanıp düzenlenmiş; Hollanda Twente Üniversitesi’nde Araştırma Görevlisi olan torunu Gül Özerol’un katkılarıyla da bastırılmıştır (Rek Tur Matbaası, Malatya Ekim 2009, 152 sayfa). (*)

(*) S. ÖZEROL: Babamın Şiirleri (Hasan Özerol’un Şiirleri ) Rek Tur Matbaası, Malatya 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder