4 Şubat 2019 Pazartesi

Çakırdikenleri Bile Mutluluğunu Gölgeleyemedi

Çakırdikenleri Bile Mutluluğunu Gölgeleyemedi


















Ali ERCAN

Nerden başlamalı? Ne yazmalı bilmem ki?
Malatya ili, Ballıkaya Mahallesi sakinlerinden Hasan Özerol'un vefatını öğrenmiş bulunuyoruz...
Güneşin doğduğu yer olan Mezirme topraklarında nice yitip gidenlerin arasına birini daha uğurluyoruz. Mekânı cennet olsun...
Her bir diktiği taş, oda oda böldüğü duvarlar dâhil yörede börtü böceğinden tutun da herkes ama herkesin bildiği usta Hasan Emmi...
Ne yazılmalı, ne söylenmeli ki? Yitip gidenlere karışan yüreği güzel bir can daha...
Anılar yaşayanı geçmişe sürükler. Ballıkaya'sından Çekibaba'ya savurur, koca ihtişamıyla yıllara meydan okumuş, başını göğe değdirecekmişcesine salınmış, Değirmenönü'nde ki ceviz ağacının dibine konduruverir sizi... 

Bize çocukluğumuzda esin kaynağı olmuş kırmızıya bezeli toprağıyla, yanı başından geçen arktaki suyun sesiyle Dıdı Bibinin, Zehre Bacının, İbrahim Erol ve Hasan Özerol’un, çocuklarının sesi koca heybetiyle ceviz ağacının yapraklarına karışarak göğe yükselirdi...
Geçen zamana inat anılar yumağı içinizi depreştirir. Yoklarsınız, zorlarsınız hafızayı. Kanatırcasına yarayı deşersiniz...
Gün ola harman ola Usta Hasan Emmi!
Daha gece güne değmeden Sarallık'ta, Ecedamı'nda, Delikbaşı'nda, Gamışlıgol'da her bir başağın elindeki orağa gelişinde bildik seni... Ellerine değen çakırdikenleri bile mutluluğunu gölgeleyemedi. Kaysıya vuran Tomuz sıcaklığı sende haşır neşir olur, yitip giderdi bütün bedeninde...
Ya maharetine, ustalığına ne demeli...
Dizi dizi dizdiğin taşlar cennetine yol olsun...
Selam olsun yitip giden yüreği güzel insanlara...

Ennepetal, 2 Şubat 2019 
 



MEĞER GÖNÜL SEVDİĞİNİ ARZULARMIŞ... 


Ali Ercan
Usta Hasan Emminin anısına... 

Uzun yıllardır gidemediğim ama hasretini içten içe yüreğimin yasadığım uçsuz bucaksız yerinde Orta onu tarafı yeşil diyara bürünen köyüm; Ballıkaya Köyü...
Benim geçmişte yaşadıklarım ve yaşananlarıyla birer anılar yumağına dönüşen; su an dünyanın dört bir tarafında yaşayan canlarımızın belleklerinde de yaşıyor. Onları birer gölgeleri gibi Mezirme'nin kucağına düşünceye kadar da takip edecek.
Her metrekaresine ayak basmasak, gezmesek bile Darıderesi’ni, Alacayır Yaylası’nı, Kusbohu’nu, Eşekler Meydanı’nı, Pir Sultan Dağı'nı, Ballıkaya Yaylası’nı, şimdilerde balı akmayan Ballıkaya'sını, mağaralarını, İki Ağızlı’yı, Yusuf Ağa’nın gölünü, Sivrice Tepesi’ni, bahçesinde davula tokmak vurduğum Delikbaşı’nı, Gamışlıgol’u, Ekmekyemez’de Kapıgıran’ın gölünü… Bir zamanlar heybetiyle salınmış kavaklarıyla Garacapuğar’ı, Ecedamları’nı, Karabayır’ı, Ağtarla’ları, Catak’ın, Goğuz’ların, Degirmenöğleri’nin yeşile bürünmüş bahçelerini, Ege’nin puğarından içilen suları, rahmetli Babam Hüseyin Ercan’ın yeşerttiği ve büyük ablam Sevgi Özerol'un emek verdiği on üç kök kayısısıyla Sarallık’ları, Ağılın Önü’nü, Kireçlik’i, Öğeçe’yi, Mercen Puğarı’nı kim unutabilir ki?
Her biri kullanılabilir rengarenk taşları, mertekleri yeni köye taşınıp kullanılan; yaşanmışlıklarıyla, yitikleriyle kalan harabeye dönmüş ama eski demeye dilim varmayan Mezirme'yi… 
Okulunu, hocalarını, öğrencilik yıllarını, Jandarma Karakolunu, dertlere deva Olmuş Sah İbrahim Veli Tekkesi Karadirek’i, yolundan geçenlerin soluklanıp da su içtikleri Agpuğar’ı; keramet ehli, ermiş Vaylög Dede'yi, kaynar kazana elini daldırıp da karıştıran Divane Abidin Dede'yi ve bacısı Satı Özerol'un (Dıdı Bibi) bir arada bulunduğu eski türbeyi… Mezirme'nin kucağında yatan yitikleriyle Mezarlığı… Çukuru, Göcet Deresinin ihtişamını, çift sayfalar heybetiyle köyün karşısında duran Çeki Baba’yı, çok eskilerde yolunu Ağbayır’larda gözlediğimiz Doç minibüs ile otobüsü beklerken toplaşıp da oyunlar oynanan Kös Harmanı’nı, Sağlık Ocağını, Osmanlar’ın kuşatmasındaki Masereyi, Yazır Ovasını, Baspuğar’ı aşıp giden Agbayır’ı, Aşılık’ı, Bozarmıt’ı, Ulupuğar’ı hafızalardan silebilmek mümkün mü?
Üç tarafıyla değişik zamanlarda tozuna, sıcağına aldırmadan yolculuk ettiğimiz; bir tarafı İğdir, Bağırsak Çayı, Salıcık köyünü takiben Hekimhan yolu… 
Bir tarafı Başkavak (Mihail), Palaz, Yağca köyü boyunca giden yol. Diğeriyse Kös Harmanı’nı, modern Ballıkaya’yı, Masereyi, Yazır’ı, Baspugar’ı göz ucuyla “bir daha ne zaman geliriz” düşüncesiyle kayalıkları ve köyü süzerken Agbayır’ı aşıp giden, Aşılık’ı, Bozarmıt’ı, Ceki mezrasını, Alaçayır Yaylasını, Ulupugar’ı, Muroğlar’ı, Guşu’yu, Çavuş’u, Urunun Düzü’yle birleşen tozuyla, âmânı ile Arguvan, Yazıhan, Malatya yolu...
Ne hasretlikler, ne hüzünler, ne sevinçler yasandı doyasıya? Kimler gurbetin hançerini yüreğine saplayarak ayrıldı? Ya yoksulluklarını, dertlerini, isyanlarını, onurlu ve dirençli mücadelelerini haykırarak, yüreğinin orta yerine korlar düşmüş sevdalarını, hasretliklerini geride bırakarak gidenlere ne demeli?
Rahmetli muhabbet aşığı, açar da şarabın tıpasını durur mu? “Yıkıl Ballıkaya yıkıl, ama üstüme gelme” diye Kösharmanı’nda haykıran Sırrı Fırat ağabeyimize ne demeli?

Yazar kervanına katılan gönül
Manasız sözleri yazma ha yazma
Herkesi sev ve kendin de sevil
Sevgiden, saygıdan azma ha azma


Su an elimde bu dörtlüğün bulunduğu, “Babamın Şiirleri” adlı çok değerli bir kitap bulunuyor... Basım yeri-tarihi, Malatya 2009...
Öncelikle yüreği sevgi dolu, ikinci babam diyebileceğim Usta Hasan Özerol’u, şiirlerinin düzenlenmesi, yayımlanması için çaba sarf eden, Emek veren oğlu araştırmacı-gazeteci, yazar, fotoğrafçı, sanatçı, Emekli Öğretmen Süleyman Özerol'u; manevi ve maddi katkılarından dolayı Hollanda Twente Üniversitesi Araştırma Görevlisi, torunu Gül Özerol'u cani yürekten tebrik ediyorum...
Usta Hasan Emmi, askerlik yıllarından itibaren yazdığı şiirlerinde yasadığı amansız dertleri, yoksullukları, sıkıntıları anlatmakla Birlikte inanın ki bizlerin de yaşanmışlıklarını anlatmaktadır.
Hafızalarınızı yeniden yoklamak, anılar yumağınızı birer top çileler haline getirmek isterseniz "tozlanmamış" kitap raflarınıza ekleyin... Geçmişinizi, atalarınızı, "Umutlar Çerağı Yakan Ballıkaya"yı unutmadıysanız, "Güneş Mezirme’den Doğar" ve onun dörtlüklerindeki kelimelerde ayrı bir anlama sahipseniz inanışına, düşüncesine, apayrı bir haz duyacaksınız. Yaşanmışlıklarınız an be an birer film karesi gibi gözlerinizin önüne gelecek...
Yüreğine, emeğine, dimağına sağlık Usta Hasan Emmi! Bizleri uzun ve soluklu bir Mezirme-Ballıkaya yolunda yalnız bırakmadığın için…
Sevgi ve saygı ile bütün canlarımızı kucaklıyorum... 
Yolunuz gün yolu, aydınlık olsun...

Fani Özerol der bu dünya fani
Gün gelir toprağa düşerse teni
Kaybolur ortadan o güzel cani
San ki dersin o bir hayale Benzer


Sevgi, saygı, muhabbetle...

17 Temmuz 2010, Ennepetal
3 Ekim 2010, Ballıkaya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder