‘Yaz bahar’a şunun şurasında ne kaldı ki?
Süleyman ÖZEROL
İşte bu zorluk iş günlerinde halk Zehmeri
(Zemheri) derdi. 28 Ocak’a kadar süren bu 40 günlük süreçten sonra kışın
olanca şiddetiyle sürdüğünü de unutmayalım.
Kışın bundan sonraki ikinci bölümüne
‘Zahmatı’ derilerdi. Yani kışın şiddetini olunca gücüyle gösterdiği
zamanlar kış yarısı ve onu izleyen günlerdir.
40 günlük zemheriden sonra 40 günlük
‘zahmatı’ başlıyor. Ardından zahmetli günler den sonra yaza ulaşacak.
İşte bu sıralarda halk bazı
gelenekleri yerine getirir.
28 Ocak’ta Kış Yarısından
hemen sonraki, Şubat'ın ilk haftasını da kapsayan günlerde ne olursa olsun kış
kışlığını yapardı. Kışın kışlığını yapması demek; kar yağması, tipi oluşu
ve savruntu ile şiddetini artırması demekti. İnsanlar bu hafta da iş yapamaz
duruma gelir boşta kalırlardı. Halk deyimiyle avara olurlardı. Bu nedenle bu
zamana Boş Hafta ya da Avara denirdi.
Bu zorluklardan ve darlıklardan
kurtulmak isteyen halk Bu kez oruç tutarak dua ederek ibadet ederek Hızır’dan
beklenti içine girerlerdi. Darda kalanlara imdadına yetişen hazırlığın adına Hızır
Orucu, Hızır Lokması, Hızır Kavutu, Hızır Cem'i hep bu haftada yapılırdı.
Hızır günlerinden sonra hava
ısınmaya başlar, Gücük Ay yani Şubat biter, Cemrelerle birlikte13
Mart’tı takip eden dokuzuncu günde Mart Dokuzu çıkar, böylelikle 21
Mart'ta Navruz ile Yaz gelirdi.
Neden mi İlkbahar değil de
yaz?
Çünkü yöremiz halk takviminde
mevsimler adlandırılırken Kış, Yaz, Tomuz ve Güz diye sıralanmıştır.
Dolayısıyla ilkbahara daha çok yaz ya da Yaz Bahar derlerdi.
Bu durum halk edebiyatına da
yansımıştır.
Sular da ağlaşır Pir
Sultan deyi”
(Pir Sultan Abdal)
Yaz bahar ayında bir od verdiler”
(Karacaoğlan)
Gelemedim gülyüzlü yar küstün mü”
(Âşık Veli)
(Mahmut Erdal)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder