30 Ocak 2024 Salı

Taziye Yemeklerinin Kaldırılması Veya Yasaklanması (!) Üzerine

Taziye Yemeklerinin Kaldırılması Veya Yasaklanması (!) Üzerine

Süleyman ÖZEROL


Halk kültürümüzde var olan gelenekler hemen her toplumda da varlığını sürdürmektedir. Dünyanın hemen her yerinde ölenlerin ardından gerçekleştirilen törenler vardır. Bu törenlerden bazılarının binlerce yıllık geçmişi olduğunu, bazılarının değişime uğradığını, bazıların unutulduğunu ya da terk edildiğini kaynaklardan öğreniyoruz.
1989 yılı Şubat'ında Malatya İl Kültür Müdürlüğü Halk Kültürü Araştırmacısı Hüseyin Şahin ile köyümüz Ballıkaya'da Malatya Mutfak Kültürü kapsamında derlemeler yaptık. Derlemeler Malatya Mutfak Kültürü kitabında yer aldı.
Ölünün ardından yapılan törenlerde yemek ağırlık kazanır. Kazma takırtısı, can aşı, üçü, yedisi, kırkı, yılı (elli ikisi) adıyla anılan törenlere de 'yemek' damgasını vurur. Bu törenlerde ölenin anısına komşularınca ya da ölü sahiplerince yapılan yemek, ölenin anısına ve ölü sahiplerinin acılarını paylaşmak amacıyla gelenlere sunulur.
Günümüzde geleneklerin yerine göreneklerin alması her şeyi değiştiriyor, unutturuyor ya da yok ediyor. Özellikle son yıllarda toplumsal paylaşım sitelerinde bazı dernek ya da kurumların açıklamalarında ve de paylaşımlarında taziye geleneğinde yemeğin kaldırılması öneriliyor ya da kaldırıldığı belirtiliyor. Bu yapılırken de konu getirilip dine ya da ekonomik duruma bağlantı kuruluyor. Aslında bir tür dayatma yapılıyor.
Taziye geleneğinde yemeğin dinde (İslam dininde) yeri olmadığı, ikincisi ise 'çok masraflı' olduğu öne sürülüyor.
Sizi doğuran, besleyip büyüten, yaşama hazırlayan ve katan anneniz, babanız, kardeşsiniz, çocuğunuz, diğer akrabalarınız, dostlarınız aramızdan ayrıldığında onların anısına birkaç kez yemek yapıp eşe dosta sunduğunuzda dininizde olmadığı ve de israflı olduğunu öne sürmek ne kadar gerçekçi?
Yaşamınız boyunca hiç mi kimseye birkaç lira harcamadınız? Hiç mi kimseye bir armağan almadınız, yemek, çay, tatlı ya da kahve ikram etmediniz? Şimdi Aramızdan ayrılanlar anısına birkaç liralık ikramınız ' israf' mı oluyor?

Gelelim konunun diğer yanına...
Neymiş efendim?
Dinimizde yeri yokmuş...
Mademki dinimizde yeri yok, yapmazsınız o kadar. Başkalarına da yapmayın diyerek yasaklamanız dayatmayınız.
Acaba dilinize göre atalarımıza bu kadar mı saygısız davranılması gerektiği öğütleniyor?
Sanmıyorum...
Her dinde amaç mensuplarına iyi, doğru ve güzeli öğütlemektir. Dikkat ediniz 'öğütlemektir' diyorum. Ancak her şeyi din ile açıklamaya kalkışanlar, dinin sırtına binerek siyaset ve ticareti alet edenler boş durmuyorlar.
Diğer yandan ziyaret kültürüne de 'dinde yeri yok' söylemi ile karşı çıkıyorlar. Madem dinde yeri yoksa Arabistan'a gidip milyarlar harcayarak Hac ve umre ziyaretlerine neden gidiyorlar acaba?

Kimi tavaf için Kâbe’ye varır
Kâbe kapınız da bilmez misiniz?

İnsanı insan eden duygu, düşünce ve davranışlarıdır. Diğer bir deyişle psikolojisidir. Dinsel anlamda söylemek gerekirse insanın 'ruh hali'dir. Eğer insanın ruh hali yerindeyse mutludur. Yani ' iç huzuru' yerindedir.
Yaşamının olumlu, anlamlı ve güzel olduğunun da göstergesidir. Geçmişlerimiz anısına ekmeğimizi paylaşmak da bir mutluluk göstergesi sayılmaz mı? Bazı hayvanlar bile paylaşırken insanın paylaşmasının neresi kötü olabilir ki?

Ankara, 30 Ocak 2024

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder