23 Kasım 2020 Pazartesi

Okul Arkadaşım Mehmet Ali Gündüz Aramızdan ayrıldı

Okul Arkadaşım Mehmet Ali Gündüz Aramızdan Ayrıldı

Akçadağ İlköğretmen Okulundaki fotoğraflarımı düzenleyerek Akçadağ İlköğretmen Okulu (1966-972)/Siyah Beyazlar-1 fotoğraf kitabını oluşturdum. 19 Kasım 2020 günü, ISBN numarasına başvuru yaptım ve bununla ilgili bir duyuru yaparak Aralık 2020 başlarında az sayıda basımı gerçekleştirilecek olan kitaptan katkı sunan arkadaşlarıma göndermek istediğimi belirttim. Bazı arkadaşlar adreslerini yazdılar, kitap isteklerini belirttiler, teşekkür ettiler. 

Okul arkadaşlarımdan en fazla iletişim içinde bulunduğum Mehmet Ali Gündüz, 21 Kasım 2020 günü saat 12.28 aradığında sesi çok kötü geliyordu. Hasta olduğunu ve iyi durumda olmadığını belirtti. Kendisini yormamasını, sağlığına dikkat etmesini söyledim. 22 asım 2020 günü görüntülü aradı, kısaca hal hatır ettik ve daha iyi olduğunu belirtti (11.45). Adresinin bende olduğunu, kitap çıkınca göndereceğimi belirttim.
Ve bugün 23 Kasım 2020 Pazartesi…

12.29, Orhan İsmi ağabeyimiz, Mehmet Ali’nin fotoğrafını internetten gönderdi. Aklımdan geçmesine karşın konduramadım aramızdan ayrılmış olacağını. Çok geçmeden şunları yazdı.
“Canım, ciğerim, hümanist yüreğine tüm aydınlık renklerin ışıklarını nakışlamış güzel insan M. Ali Gündüz'ü sonsuzluğa verdik. Acıların tarifi de tükendi. Başımız sağ olsun.”
Mehmet Ali Gündüz, 1966-1972 yılları arasında Akçadağ İlköğretmen Okulunda birlikte okuduğumuz, Adıyaman Gölbaşı’ndan olup, güzel anılarımız olan arkadaşlarımdan biriydi.
Hak rahmet eylesin…
Kültür, sanat ve edebiyata meraklı idi. Kitaplarımın tümünü edinmişti. “Yeniden bastırdığın kitap olursa almak isterim, sormadan gönderebilirsin” derdi.
Şiir denemeleri vardı ve 3 Ekim 2016 tarihinde yaşamöyküsünü özet olarak kendisinden derlemiş, birkaç şirini de örnek olarak vermiştim.
Aramızdan ayrılan sevgili arkadaşımın anısına Sanatçılarım sitemde yayınlanan yazımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Mehmet Ali Gündüz 

12 Aralık 1953 tarihinde Adıyaman'ın Gölbaşı ilçesinin Balkar köyünde doğdu. Annesi Ayşe Fatma, babası Mehmet Turan'dır.
İlkokulu köyünde okudu. Akçadağ İlköğretmen Okulunda altı yıl yatılı okudu. 1972 yılında göreve başladı. 1978-1979 öğretim yılında Bursa Eğitim Enstitüsünü bitirdi. Matematik dal öğretmeni olmasına karşın sınıf öğretmeni olarak görevini sürdürdü. Ağrı Doğubayazıt, Adıyaman Gölbaşı, İzmir Kiraz ve Torbalı’da görev yaptı. 1998 yılında emekli oldu, Torbalı’ oturuyor.
1979 yılında Zeynep Başeğmez Hanım ile evlendi, iki çocukları var.

‘Şiir Benim Umutlarım ve Keşkelerim’ Demişti

Akçadağ İlköğretmen Okulunda altı yıl birlikte yatılı olarak okuduğumuz arkadaşım Mehmet Ali Gündüz, zaman zaman şiirlerini paylaşır. Ben de önce kısa yaşamöyküsünü düzenledim, sonra -her ne kadar “ben şair değilim” dese de- şiir hakkındaki görüşlerini öğrenmek ve sizlerle paylaşmak istedim. Bakınız neler söylüyor…
“Ben şair değilim. Olsa olsa benimki bir öykünmedir. Benim için şiir; yaşanmışlıkların, umutların, özlemlerin, keşkelerin, bilginin, yaşamsal biriktirimlerin bir altın bileşkesidir. Ben de bu düşüncelerle kendimce bir şeyler yazdım. Şairim demek gibi bir hadsizlik yapamam. Bir görselden, sözden, olaydan etkilendiğim zaman duygular bazen şelale oluyor. O zaman kendimce bir şeyler dökülüyor dilimden.
Aklımda yanlış kalmadıysa, hayatımın en güzel altı yılını, ilk gençlik yıllarımı severek armağan ettiğim Akçadağ İlköğretmen Okulunda Edebiyat Öğretmenimiz Adnan Bey (Evrensel), “Edebiyat gençliğin süsü, yaşlılığın keşkeleri'' demişti. Bu sözü biraz değiştirirsek, şiir de benim 'umutlarım ve keşkelerim...'
Kimselerden ders almadım. Ustam yok. Kitabım, yayınlanmış şiirim de yok. Yazdıklarım da zaten toplumsal yayın sayfalarında…”

Siyah Beyazdı Resimler

Siyah beyazdı resimler
Ama hayat rengârenk
Cıvıl cıvıl kuşlar gibi
Gökyüzü bizimdi
Tüm denizlerinde kulaç atacaktık ülkemin
Resimler siyah beyazdı
Bizde kocaman bir ailenin çocukları
Hepimiz kardeştik
Akçadağlı günlerde

Resimler siyah beyazdı
Kimi babamız, ağabeyimiz, ablamız
Sevgilimiz kimi
Elleri öpülesi öğretmenlerimiz vardı
Ama resimler siyah beyazdı
Biz bilginin ışığında çok mutluyduk


Bina Ettim Aşkı

       Yunus'a Nazire

Çiçeklerle hoş geçinirim
Bulursam balı incitmem
Meyveye hasretim neden dalı inciteyim
Verince azacağımı
Alınca kızacağımı
Vermeden nereden bileceksin gönül
Saçımı ağarttım ocaklar yansın diye
Küle muhtaç oldum komşumun diye
Hikmetine bir şey dediğimiz yok
Gayretimize cevap ver yeter
Yaratanın hürmetine boyun eğip çirkine
Aşktan ve sevdadan geri kalmadım hiç
Elimden geldiğince
Bina ettim aşkı hep
Gülü incitmeden


Sen Öldün Tanrım

Alev alev yanarken dünya
Keyifle seyrediyorsan
Çocuklar ölürken
Ya da
Ölmüş anasının memesinden
Süt emerken bir çocuk
Sen öldün tanrım
Huriler senin olsun
Cennete de ihtiyacım yok
İnat bu ya
Sırat köprüsünden de geçmeyeceğim
O ki
Ölüyorsa çocuklar açlıktan
Sen öldün tanrım
Sen öldün

3 yorum:

  1. Sevgili Mehmet Ali, son, çeyrekte kırılgan ve titrek haliyle beni yaşama tutundurmaya çalışan yüreğime öyle bir dokundu ki... Nokta. Sevgili Süleyman Özerol dost çok teşekkür ederim. Memo Can'ın (Ben böyle derdim) sonsuzluk uykusu ışıklarla bezensin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Orhan Bey...
      Fotoğrafı gönderdiğinizde, "Yoksa?" diye düşündüm, ancak konduramadım. Daha dün görüntülü görüşme yapmıştık. Hemen ardından, "Merhaba can. Hastalığın seyrinin kendi koşullarında iyiyim" diye yazmıştı.
      Çok üzgünüm, en yakın okul arkadaşımdı ve de tüm kitaplarımı edinen, aynı zamanda iyi bir okurdu.
      Hak rahmet eylesin...

      Sil
  2. Bu gidiş başka bir gidiş oldu. Bir başka dokundu. Fotoğrafının üzerine bir "Orhan Veli'ye nazire" başlıklı duygu demetimi paylaşmıştım. Gülfidan Tece öğretmen(sanırım sizlerin öğretmeni idi) "Keske okuyabilseydi" kısa yorumu ile bir dokunuş yaptı ki ben -gençlerin deyimi- ile "koptum". Yorgun,kırılgan, bitkin kalbim nasıl dayansın bu zanamansız, kalleş acıya. Telefon ve sosyal medya tüm paylaşım alanları, iletim kanallarının adı "MEME CAN" oldu.Ve sürüyor. En acısı da bu son yolculuğunda yanında olamadım. Bu da acımızın tuzu-biberi oluyor. Tek avuntum sevenlerinin çokluğu oldu. Şimdilik dostların aydınlık yüreklerinden ışıyan sahici ve insana dokunan yorumları ve başsağlığı dileklerine tutunarak avunmaya çalışıyorum. Tümünüz çok sağolun. İkinizin arasındaki özel bağı biliyorum. Ve teşekkürlerimi yineliyorum. Memo can Kalplere gömüldü ve gönüllere konuşlandı.İyi ki varsınız, varız...Sevgimle

    YanıtlaSil