17 Mayıs 2018 Perşembe

Malatya ve Malatyalılık

Malatya ve Malatyalılık











1999 yılında Kızım Gül Endüstri Mühendisliğini, 2000 yılında büyük oğlum Ozan Makine Mühendisliğini bitirdiğinde ODTÜ'de iki bitirme törenine katılmıştım. Uzun zamandır da gitmemiştim. 9 Mayıs 2018 günü ODÜ öğretim üyelerinden Prof. Dr. Aysıt Tansel Av. Ömer Erdoğan ile beni öğle yemeğine davet etmişti. Kızılay’da Güven Park’ta buluştuk ve minibüs ile yola koyulduk. Konu Malatya’dan açılınca Ömer Erdoğan, Malatyalının her devirde güçlüden yana olduğunu, bilim, eğitim, liyakat gibi değerlerin göz ardı edildiğini söyledi.
Belki bu değerlendirme çok basit gibi görülebilir. Ancak gerçeklik payını çok yüksek oluşunu unutmamak gerek…
Malatya bir zamanlar ülkemizde pek çok konuda önde gelen bir il idi. bugün bunu göremiyoruz…
2017 yılına ait bazı verilere göz attığımızda şunlar çıkıyor karşımıza.
Gelişmişlik yönünde 81 il içinde 53. sırada…
Eğitimde 34. sırada…
Yaşanabilir kentler sıralamasında ön sıralarda yok…
Ekonomide sıralamasında ön sıralarda yok…
Kültür sanat alanında sıralamasında ön sıralarda yok…
Sağlık ağırlığında sıralamasında (TÖTM’ne karşın) ön sıralarda yok…
Ve daha başka birçok toplumsal konuda ön sıralarda yok…
Bir şey var; kayısı üretiminde ilk sırada…
Ülke pazarında 20-60 TL arasında fiyat bulan kayısı üreticiden beş on liraya alınırken de ilk sırada…
Malatya’da Malatyalılar Derneği neden kurulmuştu? Raşit Kısacık ve Erdal Karabağ başta olmak üzere diğer arkadaşlara da sormak gerek…
Yetmişlerin ikinci yarısında, 12 Eylül döneminde ve sonrasında ülkede yaşanan olaylar Malatya’da da yaşandı. Özellikle devlet destekli bazı siyasi grupların baskıları sonucu Malatya, Malatya olmaktan çıktı. Binlerce yıldır Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’yu Orta ve kuzey Anadolu’ya bağlayan geçit noktasında bulunan Malatya hem olaylardan hem de göçlerden nasibini aldı. Özellikle kent merkezi göçlerle gerici, tutucu bir yapı kazandı.
Turgut Özal’ın zamanında T.Ceza Yasasının 141-142 ve 163. maddeleri kaldırıldığında var olan gerici yapılanma palazlanırken 141 ve 142. Maddeler başka maddeler ya da yasalarla etkisini sürdürdü. Yetmedi OHAL ya da başka yollar denendi.
Abdi İpekçi ve Ümit Kaftancığoğlu’ndan Necip Hablemitoğlu’na, Eşref Bitlis ve Uğur Mumcu’dan Ali Gaffar Okkan ve Behçet Oktay’a kadar pek çok beyin takımı katliamlarla yok edildi. Hala failleri bulunamayan katliamların üstü topraklandı. Yetmedi toplu katliamlar gerçekleştirildi. Daha da yetmedi ülkenin Para her şeyden üstün tutularak din siyaset ve ticarete alet edilerek ve siyasi erk kullanılarak kilit noktaları ele geçirildi ve istedikleri oldu. Demokratik uygulamaların, bilim, eğitim, kültür, sanatın yerine dinsel uygulamaların önü açıldı. Bununla birlikte ayrıştırma hızla yayıldı…
Başka siyasi görüşten olanlar zürriyetsiz, cibilliyetsiz, çöplük gibi görülerek; halka çeşitli söylemlerle hakaret edilerek kin, nefret ve ayrıştırma politikaları geliştirildi. Bir zamanlar “Tükürük Edebiyatı” yapılan Malatya da bütün bunlara ayak uydurmakta geç kalmadı. Gerçi Malatya’da Malatyalılık da kalmadı ya…
Demek ki Ömer Erdoğan’ın değerlendirmesindeki gerçekçilik payı oldukça yüksekmiş…
Belki de Malatyalı bu; Evliya Çelebi'nin Malatyalısı...
Ne demişti Evliya Çelebi?
‘Hasudu Malatya…’
Dileriz bunlar yeniden olmaz…


(Malatya Söz Gazetesi, 11 Mayıs 2018)

2 yorum:

  1. o güzel insanların malatyalı olduğunu şimdi öğrenmek utandırdı beni.. ruhları şad olsun ve umuyorum yenişden malatya ışıldar insanıyla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "O güzel insanların" hepsi Malatyalı değil. ancak ülkemizin güzel insanlarıydı...
      Dileriz ülkemizin tümü ışıklanır...

      Sil