30 Kasım 2021 Salı

Battal Yıldız, Ankara Malatyalılar Derneğinde Yeniden Başkan

Battal Yıldız, Ankara Malatyalılar Derneğinde Yeniden Başkan

Ankara Malatyalılar Derneği Genel Kurulu, 30 Kasım 2021 Salı günü 'Gazi Mustafa Kemal Bulvarı No: 14 Maltepe Ankara' adresinde bulunan dernek binasında saat: 13.00’ten itibaren gerçekleştirildi.
Asım Aydoğdu’nun açılış konuşması ve saygı duruşundan sonra divan oluşturuldu. Divan Başkanlığına Asım Aydoğdu, yazmanlıklara Fevzi Özmen, Kemal ayaz ve Mustafa Yurttaş seçildi.
Gündem maddeleri açıklandıktan sonra geçen döneme ait yönetim ve denetim kurulu raporları sunuldu, raporlar onaylandı.
Yapılan seçimlere tek liste ile gidildi.
Yönetim Kuruluna Battal Yıldız, Yakup Demir, Hasan Alıcı, Fuat Kutsal, Asım Aydoğdu, Hüseyin Özdemir, Seydihan Çamur, Doğan Demir, Derviş Kihtir, Bahadır Şahin, Nil Başak Demiralp
Denetim Kurulu: Medine Ayaz, Murat Ali Tutar ve Neriman Toper'den oluşan liste seçildi. 

Battal Yıldız: 
“Ankara’da Malatyalıları bir araya getirdik”

Yönetim Kurulu görev dağılımı yaptı ve Battal Yıldız, yeniden Ankara Malatyalılar Derneği Başkanı oldu.

Başkan: Battal Yıldız
Başkan Yardımcıları: Yakup Demir, Asım Aydoğdu, Hasan Alıcı
Yazman: Seydihan Çamur
Sayman: Nil Başak Demiralp

Ankara Malatyalılar Derneği Başkanlığına yeniden seçilen Battal Yıldız, dernek olarak Ankara’da Malatyalıları bir araya getirdiklerini belirterek, “Kongremize katılan tüm üyelerimize teşekkür ediyorum. Bize verdiğiniz destekle elimizden gelen her çabayı sarf ederek Malatya ve Malatyalılar için çalışıyoruz. Önemli mesafelerde aldık, Derneğimizi etkin hale getirmek için çalıştık. Bu nedenle de Derneğimiz Ankara’ya gelen her hemşerimizin uğrak yeri oldu. Sizlerin verdiğiniz güvene layık olmaya çalıştık” dedi.

Yusuf Gül, Dernek Müdürlüğünü Sürdürecek

Genel kurulda yıllardır Ankara Malatyalılar Derneği müdürlüğü yapan Yusuf Gül’ün bu görevi sürdürmesine karar verildi.

Haber: Süleyman ÖZEROL
Kaynak: Yusuf GÜL

17 Eylül 2021 Cuma

“Kaydetmezseniz Kaybedersiniz”

 Süleyman Özerol İle Çok Özel Röportaj…

“Kaydetmezseniz Kaybedersiniz”


Hürirade Genel Yayın Yönetmeni

Merhaba,
Öncelikle sizi tanımak isteriz. Eğitimci-Yazar Süleyman Özerol kimdir? Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Kendi kalemimden yaşamöykümden söz etsem uygun olur sanırım.
1953 yılında Hekimhan’ın Ballıkaya (Mezirme) köyünde doğmuşum. Babamın adı Hasan, annemin adı Zehra, altı kardeşin en büyüğüyüm. Babam ve annem köyde yaşıyorlar. Ben de 1966′da ilkokulu bitirene kadar orada yaşadım. İlkokulu köyümde bitirdikten sonra Akçadağ İlköğretmen Okuluna girdim. Akçadağ İlköğretmen Okulunda okurken de yaz tatillerinde de köyde ekin biçme, sap taşıma, döven sürme, harman kaldırma, bahçe sulama, oğlak-kuzu otlatma gibi işlerle bizzat köy yaşamına katıldım.
1972 yılında okulu bitirerek Urfa Yetiştirme Yurdunda öğretmenliğe başladım. Urfa’dan sonra Kısas, Siverek Türközü/Gazipaşa ilkokullarında; 1981 yılından itibaren de Malatya/Battalgazi Toygar ve Boran, merkez Yeşiltepe Ahmet Parlak, Gazi ve Şehit Yüzbaşı Hakkı Akyüz İlköğretim Okullarında 25 yıl 7 ay görev yaptıktan sonra 1998 yılı Şubatı sonunda emekliye ayrıldım. Bu süre içinde dört yıl da Alt Özel Sınıf öğretmenliği görevim var. Aynı yılın Haziran ayında Malatya Yorum Gazetesi yazı işleri müdürlüğünü yürütmeye, haftalık yazılar yazmaya başladım. 2009 yılı Eylül ayından itibaren Malatya’da yayınlanan aylık Arguvan Yolu dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yürütmekteyim. Gazetecilik bir yönüyle öğretmenliğe benziyor. Yalnızca çocuklara değil, her yaşta insana hitap edebiliyorsunuz.
İlkokul yıllarımda şiir, öğretmen okulu yıllarımda anı, öykü, makale türü yazılar yazmaya başladım. Resim yapar, bağlama çalar ve türkü söylerim. Bu alışkanlıklar gibi okuma alışkanlığımın temeli de ilkokul yıllarıma dayanır. Bu bağlamda, Malatya’daki bazı radyo ve televizyonlarda programlara katıldım, programlar yaptım. Ayrıca Panel, konferans ve benzeri etkinliklere katılırım. Kültür-sanat ve edebiyatla bağımı koparmadan, çocukluğumun dokusunda var olan halk kültürü ve edebiyatı alanındaki uğraşılarım, 1983-1984 kışında kendi köyümü incelemekle yoğunlaştı. Derleme, araştırma ve incelemelerle çalışmalarımı zenginleştirmeyi amaçladım. Hemen her gün 2000’e yakın kitabın bulunduğu özel kitaplığımdan ve diğer kaynaklardan yararlanıyorum ve başkalarının da yararlanmasına olanak sağlıyorum. Ödev, tez hazırlayan öğrencilere, araştırma yapanlara, çeşitli konularda bilgi edinmek isteyenlere, kitap bastırmak isteyenlere yardımcı oluyorum.
Son 20 yıldan buyana en büyük uğraşım yazmak! Bazı günler 100-150 sayfa yazı yazdığım oluyor. Derleme, araştırma ve inceleme çalışmalarımı sürdürürken; 1988 yılından itibaren de binlerce sayfayı bulan halk kültürü ile ilgili çalışmalarım, makalelerim, hem ölçülü hem de serbest şiirlerimden bazıları çeşitli gazete ve dergilerde, kitaplarda ve Internet sitelerinde yayınlanmaktadır. Malatya Yorum’a yazdığım haftalık yazıların yanı sıra Malatya Haber sitesi, Atatürkçü Düşün (ADD Malatya Şubesi Yayın Organı), Umudun Sesi (Türkiye Sakatlar Derneği Malatya Şubesi Yayın Organı), MAKSAD (Malatya Kültür Sanat Derneği Yayın Organı) gibi basılı yayınları örnek verebilirim. 1997 Kasımından buyana TSD Malatya Şubesi aylık yayın organı Umudun Sesi Dergisinin yayın danışmanlığını yaparken, her aşamasında elimden geçmektedir. 2009 yılında yayın yaşamına başlayan halk kültürü ağırlıklı Arguvan Yolu dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yürütmekle birlikte yazılar yazmaktayım.
ADD Malatya Şubesi, TSD Malatya Şubesi, Malatya Kültür Sanat Derneği, Malatya Kültür Yaşam Derneği, Ankara Malatyalılar Derneği, Ankara Hekimhanlılar Kültür ve Dayanışma Derneği, Halk Ozanları Kültür Derneği üyesiyim. Hekimhanlılar Kültür ve Dayanışma Derneği yönetim kurulu, Halk Ozanları Kültür Derneği danışma kurulunda görevliyim.
Atatürkçü Düşünce Derneği Malatya Şubesi ve Malatya Kültür Sanat Derneği (MAKSAD) yönetim kurulu üyesiyim. Malatya kültürüne ve toplumsal yaşamına katkılarından dolayı Malatya Gazeteciler Derneği (MAGDER) tarafından ödüllendirilen 14 kişiden biriyim (14 Mart 2004). Türk Folklor Araştırmaları Kurumu tarafından Türk Halk Kültürü Hizmet Ödülüne layık görüldüm (24 Aralık 2005).
1993 yılında Malatya Yorum gazetesinde İnce Düşünceler köşemde yazmaya başladığımda, ilk kez yazdığım yazının başlığı “Başkalarını Mutlu Edebilme Mutluluğu” idi. Bu, benim aynı zamanda yaşam felsefemin özetidir. Bu mutluluğu herkesin tatmasını isterim!
Bütün bunların yanında elbette ki özel yaşamım da var. 1974 yılından beri evliyim, eşim Tamam, ev hanımı. Ozan (1975), Gül (1977) ve Yazar (1983)’ın Ankara’da bulunması nedeniyle 2011 yılından buyana kış dönemi Ankara’da yaz dönemi eşimle Ballıkaya’da yaşıyoruz.
2001 yılından bu yana özellikle Malatyalı sanatçılarla ilgili yaşamöyküsü derleme çalışmalarına ağırlık veriyorum.
Biraz olsun kendimi tanıttım sanıyorum. Bundan böyle yıllardır var olan birikimimle sizlere yararlı olabilirsem, “Başkalarını Mutlu Edebilme Mutluluğu”nu yeniden yakalayacağım.
Mesleğiniz ve şu an ne iş yapıyorsunuz?
Eğitimci olduğum kadar da gazeteciliğim var. 1988 yılandan beri basın dünyasının içindeyim. Malatya Yorum gazetesi ve Arguvan Yolu dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yürüttüm. 2018 yılından beri Hekimhan dergisini sahibi ve yazı işleri müdürü olarak çıkarıyorum.
Genelde ne tür yazılar yazıyorsunuz? Kitabınız var mı?
Kırk yıla ulaşan halk kültürü ve edebiyat ile ilgili derleme ve araştırmalarım nedeniyle daha çok dizi yazılar ve köşe yazarlığım oldu. Köşe yazılarımda da güncel eğitim, kültür ve sağlık konuları ağırlıklı. Deneme türü daha çok…
Siyaseti sevmiyorum ama eleştirmeden de duramam. Çünkü eleştiri dünyayı güzelleştiren bir şey…
1999 yılından bugüne 20 kitap yayınladım.
Hobileriniz ve sizi tanımlayacak özelliklerinizi de bilmek isteriz.
En önemli özelliğim Situs İnversus Totalis oluşumdur. Situs İnversus Totalis, Dünyada az rastlanan ve doğuştan olan tüm iç organların yer değiştirmesi olayıdır. 1962 yılında bronşit olmam nedeniyle Arguvan’da doktora gittiğimde öğrenmiştim kalbimin sağda olduğunu. Yıllar sonra diğerlerini de ters tarafta olduğunu öğrendim. Ters Site kitabımda, kalbi sağda olanlar (Situs İnversus) ve benim durumumda olanların (Situs İnversus Totalis) öykülerini derledim.
İlkokul dördüncü sınıftan beri bağlama ile tanışıklığım var ve özellikle Hekimhan Arguvan türkülerini, deyişleri çalıp söylerim.
Resim yeteneğim de yine ilkokul yıllarıma dayanır. Yayına hazırladığım kitap ve dergilerin de kapaklarını, iç düzelmelerini ve düzeltmenliğini yapıyorum.
Hemen her konuda el becerilerim vardır.
Kolay kızmam, kızınca da kötü kızarım!
En sevdiğiniz hayaliniz ve gerçekleştirmek istediğiniz projeleriniz nelerdir?
‘En sevdiğim hayal’ demeyelim de; yapmak istediğim birkaç şey var.
Kırk yıla yaklaşan süreçte düzenlediğim 30’dan fazla çalışmayı kitap bütünlüğünde bastırmayı amaçlıyorum. Güz sayısı ile dört yılı tamamlayacak olan Hekimhan dergisini sürdürmeyi, yetenek ve becerilerim doğrultusunda insanlara yardımcı olmayı da…
Kitap okumayı sever misiniz? Hangi tarz kitapları ve hangi yazarı beğenirsiniz?
İlkokulda başlayan roman ve öykü okuma alışkanlığım sürecine toplumsal konulardan söz eden roman ve öyküler, şiirler seksenlere kadar ilgi alanımda oldu. Seksenli yılların ortalarından itibaren derleme ve araştırma çalışmalarım nedeniyle yazmaya ağırlık verdim ve de derleme-araştırma kitapları okumaya yöneldim. Yıllardır roman okumadım yani…
Halk kültürü alanında gelenek görenekler, inanmalar ve Arguvan, Hekimhan türküleri ağırlıklı olmak üzere derleme araştırma yapanlara, tez ve ödev hazırlayan yüksek öğrenim öğrencilerine, kurum ve kuruluşlara yardımcı olurum.
Ülkemizde romanda Orhan Kemal, Yaşar Kemal, öyküde Sabahattin Ali, şiirde Nazım Hikmet, Ahmed Arif adlarını verebilirim.
Herhangi bir kişinin en favori insanı mısınız neden?
Herhangi bir kişi değil de pek çok kişinin diyebilirim.
Yalan söylemenin sizce uygun olduğu durumlar nelerdir? Beyaz yalan söyler misiniz?
Üç şeyi oldum olası sevmedim; yalan söylemek, küfür etmek, kavga etmek…
Beyaz yalan dediğiniz, bazı şeylerin söylenmemesidir bana göre. Bunun için de hep, “Pek çok gerçek söylenmeyende gizlidir” söylemini çok kullanırım.
Yaşayamadığınız için pişmanlık duyduğunuz ne var?
Ülke sorunlarını düşünmek, ezilenlerin ve yoksulların yanında yer almaktan dolayı kendi yaşamımızda elbette ki eksiklerimiz oldu. Altmışlı ve yetmişli yıllarda gençliğimiz yaşadık diyemeyiz.
Ülkemizin özgür ve bağımsız yaşaması için canını verenlere değil de yaşamın her alanında her şeyi siyasete ve paraya endeksleyenlere onay veren halkın vefasızlığını affedemiyorum.
Ulaşamadığınız biri ile tanışıp sohbet etme olanağınız olsaydı bu kim olurdu? Ondan neler öğrenmek isterdiniz?
Kişi adı önemli değil; ama kültürümüz ile ilgili bilgiler edinmek ve bu bilgileri yayınlamak, kalıcı kılmak isterim.
Hiç kimsenin görmediği bir özelliğiniz var mı? Varsa neden bu güne kadar gizli kaldı?
Gizli kalma diye bir şey yok. Çeşitli alanlarda var olan yeteneklerimi gazete, dergi, radyo ve televizyonda, çeşitli kültürel etkinliklerde ortaya koydum. Özelliklerimden dolayı kimsenin kapısını da çalmadım. Hep ‘gönüllü’ oldum, hala da öyleyim.
Sizi ne kızdırıyor? Bu kızgınlıkla baş edebiliyor musunuz? Edemiyorsanız neden?
Beni en çok özellikleri olmayanların baş tacı edilmesi, kul ile inandıkları arasına giren siyaset ve ticaretçiler kızdırıyor. Yazarak, konuşarak…
Hangi markalar sinirlerinizi bozuyor? Neden?
Markalara kafamı takmam…
Bir zamanlar Sümerbank ürünlerini çok severdim. Her şeyi ile… Halıdan gömleğe kadar…
Burcunuz nedir? Yaptığınız spor var mı? Tuttuğunuz takım var mı?
Nüfusta 1 Kasım 1953 yazıyor. Ancak babam 20 Aralık 1953 derdi, hangi burca denk geliyorsa… Burçla da ilgilenmem.
1966 yılında Akçadağ İlköğretmen Okuluna girdiğimde Kara Kartallar dergisini almıştım birkaç sayı. Sonra baktım ki harçlığım bu işe yetmez, bıraktım. En son 1976 yılında Malatya’da “Zaman geçirelim, yanımda dur” diyen bacanağım Erdal Tonak ile maça gitmiştim.
Sigara ve alkol kullanıyor musunuz?
Okulu bitirene kadar sigara içmedim. 1972’den itibaren 37 yıl sigara içtim. Yani 2009 yılında bıraktım. Hiç önermem…
Alkolü de 1993 yılına kadar sık tükettim. Daha sonra ise düğünde bayramda…
Fazla olmamak kaydıyla zehrin de vücutta önemli işlevi vardır. Alkolün de öyle…
En sevdiğiniz renk hangisidir?
Siyah beyazın biraz açığını, kırmızı ve yeşili severim. Doğa ve canlılık…
Ne tür müzik dinlersiniz? Söyler misiniz? Çaldığınız herhangi bir çalgı aleti var mı? Beğenerek dinlediğiniz bir şarkı var mı? Sizde etkisi nedir?
Halk müziği ve ondan esinlenerek yapılmış bazı müzikleri severim.
Bağlama ile Hekimhan ve Arguvan türkülerini, deyişleri özgün biçimi ile çalar ve söylerim. Nefeslilerden bazılarını da çalarım.
Bir demek olmaz… ‘Sevdasın çektiğim oy nazlı dilber’, ‘Hangi dağın ardındasın sevdiğim’… ‘Gel ha gönül havalanma’ deyişini radyo ve televizyon programları yaptığım dönemlerde çok istenirdi. Türküler bizi söyler…
Sevdiğiniz için neleri göze alırsınız?
‘Herkes kendi payına yaşar’ desem de gücümün yettiğini göze alırım.
Şu an ruhunuzun olmak istediği yer...
Kapım açık yeni sevdalara
Ruhum bir o kadar engin

Nerede olduğum çok önemli değil. Ancak köyüm Ballıkaya’yı çok seviyorum. Kırk yıldan beri süren ‘Yenilenen Köy Ballıkaya’ kitap çalışmam bunun somut örneği…
Bir gün yolun buralara düşerse
Bak yukarıdaki sıra kayalara
Bul aralarında en büyüğünü
İşte o koca kara kaya
Köyümüze adını veren Ballıkaya

Sizi sevenlerin sizin için neler yapmaları hoşunuza gider?
Bireysel çıkarlardan çok toplumsal konulara önem verdiğimi bilmeleri yetiyor bana.
İzlemekten keyif aldığınız TV programları var mı? Nelerdir?
Altı yedi yıldır televizyonu çok ender izlerim. Kültürel belgeselleri izlerim daha çok.
Kendim de Malatya yerel radyo ve televizyonlarında kültürel programlar yaptım. Türkiyem TV’de 18 bölüm sanatçı belgeselleri yaptım ve yayınlandı. Halk Ozanları Kültür Derneği adına 50 bölüm ‘OZAN DER Yaşayan Ozanlar Belgeseli’ yaptım.
Hayatta en çok kıymet verdiğiniz insan kimdir?
İnsan demeyelim, insanlar diyelim… Birlikte dergi çıkardığım arkadaşlar, derneklerdeki arkadaşlarım… Altı dernek üyesiyim ve üyelik işlevlerimi yerine getiriyorum.
Hayvanları sever misiniz? Beslediğiniz bir hayvan var mı?
Hayvanları severim ama beslemeyi sevmiyorum.
Yazarlığa ne zaman başladınız, ailede başka yazar var mı? Yayınlanmış kitaplarınız var mı? Yayınlanan kitap isimlerini yazar mısınız?
Kitaplarım da daha çok halk kültürü ve kültür adamları ile ilgili. Belgelik olsun diye size kimlikleri ile birlikte yazayım.
1. Televizyonu Nasıl Budum: Anılar-Öyküler, Karataş Gayret Matbaası, Malatya 1999
2. Arguvan Türküleri/Halkbilimsel Bir Araştırma Denemesi (Hüseyin Şahin İle): İnceleme, Arguvan Eğitim Kültür Vakfı Yayınları, İstanbul 2004
3. Dirençli Eğitimci Örgütçü ve Araştırmacı H. Nedim Şahhüseyinoğlu: İnceleme, Ürün Yayınları, Ankara 2009
4. Babamın Şiirleri: Şiir, Rek-Tur Matbaası, Malatya 2009
5. Vayloğ Dede/Yaşamı ve Hakkındaki Anlatımlardan Bazıları: Yaşamöyküsü, Sage Yayınları, Ankara 2012, 36 sayfa, 2. Baskı 2014
6. Hekimhanlı Ozan Kul Emici: Yaşamöyküsü-Şiirleri, Malatya Araştırmaları Derneği Yayınları, Malatya 2013
7. Malatyalı Âşık Zeki Yıldırım: Yaşamı ve Şiirleri, Kuloğlu Matbaası, Ankara 2013
8. Bir Deli Rüzgâr: Deneme, Sage Yayınları, Ankara 2015
9. Ah İle Amanı Dağlara Saldık: Şiir, Sage Yayınları, Ankara 2015
10. Ters Site/Kalbi Sağda Atanlar: Anı-Deneme, Sage Yayınları, Ankara 2016
11. Zülfukar Sezen/Yarım Yüzyılı Aşan Sanatından: Yaşamöyküsü, Sage Yayınları, Ankara 2016
12. Gözlerime Bakma Ne Olur: Şiir, Sage Yayınları, Ankara 2016
13. Babamın Askerlik Günlükleri: Günlük, Sage Yayınları, Ankara 2016
14. Gelmedin Leyli'm (İbrahim Emici'nin Şiirleri): Sage Yayınları, Ankara 2017, 136 Sayfa
15. Başkavak Köyü Derlemeleri-Araştırmaları: Sage Yayınları, Ankara 2017
16. Başalanlı Fedakâr Ana Sultan Yılmaz: Sage Yayınları, Ankara 2017
17. Köy Enstitülü Emekli Öğretmen Mehmet Öztürk: Sage Yayınları, Ankara 2017
18. Hekimhan Müzik Kültürü (Levent Çoban İle): Öztepe Matbaası, Ankara 2019
19. Babamın Yazdıkları: Anlatı, Anı, Şiir, Sage Yayınları, Ankara 2020
20. Akçadağ İlköğretmen Okulu (1966-1972)/Siyah Beyazlar-1: Sage Yayınları, Ankara 2020
Son olarak Türk halkına yeni yazar ve yazmak isteyen genç kardeşlerimize söylemek istediğiniz şeyler var mı? Röportaja eklemek istediğiniz başka şeyler var mı?
Oğlumuz Ozan Filipinli İzel ile evli. Gelinimizin Katolik oluşu hiç sorun yaratmadı. Torunlarımızın da ikişer adları var (Mert Braınn, Ian Deniz). Adlarından biri baba, öteki de ana kültüründen. Bizde özgürlük temeldir. Herkes kendi dilini serbestçe kullansın, kendi dinini de istediği gibi yaşasın. Özgürlük düşüncesinin yanında da hoşgörü elbette… Ülkemizde birlikte yaşamayı da öğrenmeliyiz. Kızımız Gül 1977 Urfa- Kısas doğumlu, Hollanda’da Twente Üniversitesinde Öğretim üyesi. Küçük oğlumuz Yazar da Ankara’da çalışıyor. Yağmur ile evli, Bulut ve Yamaç Ali adlarında iki oğulları var. Eşim Tamam hanımla çocuklarımızı sevgi, saygı ve dayanışma ile yetiştirdik. Aileleri çocuklarının eğitimine çokça önem vermelerini, gerici ve yobaz düşüncelerden uzak tutmaları çok önemli…
Şiir, halk kültürü derlemeleri ve araştırmaları, gazetecilik alanlarında Ali Ekber Gülbaş (Ekberi), Celal Yalvaç, H. Nedim Şahhüseyinoğlu, Hüseyin Şahin, Yaşar Karaaslan, Seyrani Uğurlu, Hamza Aksüt, Metin Özer (Âşık Birfani) ve daha pek çok kişi ile iletişimle kendimi daha iyi bir düzeye getirmeyi amaçladım. Başarılı olduğuma da inanıyorum.
‘Yazmak Yaşamakla Eşdeğer…’
Bu, bir yazımın başlığı… Başlığı, Oktay Akbal’ın ‘Yazmak Yaşamak’ kitabından esinlendim. Uzun söze gerek var mı? Ben, tek kişilik bir ordu gibi kırk yıldır derleme, araştırma, yazama ve yayınlamayı sürdürüyorum. Elim tutup gözüm gördükçe, belleğim yerinde oldukça da sürdüreceğim.
İlgilenenlere diyeceklerim; okumalı ve yazmalı, kalıcı kılmalısınız…
Kaydetmezseniz, kaybedersiniz!
Teşekkürler Aytül Hanım…
Bize kıymetli zamanınızı ayırdınız. Çok zevk aldım. Sizi tanıdığımıza memnun olduk. Güzel bir röportaj oldu. Hürirade gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olarak ve gazetemiz adına sonsuz teşekkürler eder hayatta başarılar ve sağlıklar dileriz. 

Kaynak: https://www.huriradegazetesi.com.tr/suleyman-ozerol-ile-cok-ozel-roportaj

17 Nisan 2021 Cumartesi

Köy Enstitüleri, Eğitimci Yetiştiriyordu


Köy Enstitüleri Eğitimci Yetiştiriyordu

İzmir'de yaşayan okul arkadaşım meslektaşım Veli Yılmaz aramıştı. Ben de kendisini aradım. Halk TV'de Görkemli Hatıralar programında köy enstitülerinin işlendiğini söyledi. “Halını hatırını da sorayım dedim” dedi. Bir süre hal hatır ettikten sonra programı izledim.

Halk TV'de Serhan Askerin Görkemli Hatıralar programı Düziçi Köy Enstitüsünden canlı olarak yayınlandı. Mustafa Özarslan ve ekibi programın müzik konuğuydu ve arada bir türkülerimizi seslendirdiler. Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Başkanı Prof. Dr Kemal Kocabaş ve bazı konuşmacılar ile köy enstitülüler programda görüşlerini dile getirdiler.

Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan itibaren özellikle kırsal alanda yaşayan altın yaşamının iyileştirilmesi amacını taşıyan çalışmalar yaptı. Eğitim alanında gerçekleştirilen en önemli çalışma da özellikle ilköğretim öğretmeni yetiştirmek olmuştur. Yüzde sekseni kırsal alanda yaşayan ülke nüfusunun neredeyse yüzde doksanı okuma yazma bilmiyordu. Bu açığı kapatmak amacıyla önce eğitmen kursları daha sonra Köy enstitüleri 17 Nisan 1940 tarihi ve 3803 sayılı yasayla tamamen Türkiye'ye özgü bir proje olarak açıldı. 28 Aralık 1938 tarihinden itibaren milli eğitim bakanlığını üstlenen Hasan Ali Yücel projeyi bizzat yürüttü.

Kurulan köy enstitüleri ile ülkenin ilkokul öğretmeni gereksiniminin karşılanmasının yanında halkın aydınlatılması, çağdaş ve modern bir yaşama sahip olması amaçlandı. Ülkemizin daha iyi yaşanır bir duruma getirilmesi çabalarında önemli bir yeri olan köy enstitüleri demiryollarına yakın yerlerde öğrencilerin geliş gidişlerini kolaylaştırmak ve elde edilen ürünleri pazara kente ulaştırmada kolaylık sağlamak amacıyla yapıldı.

Tarıma elverişli alanlar olmasına özen gösterilerek 15000 dönüm tarla tarıma uygun duruma getirildi

750000 Fidan dikildi. 1200 dönüm bağı oluşturuldu. Okulların binaları öğrenciler tarafından kendi olanakları kullanılarak okul dayanışmaları yapılarak yapıldı. 12 okula santral kurularak elektrik hizmetleri elektrik enerjisi sağlandı. Ve daha çok pek çok çalışma gerçekleştirildi (1940 1946).

Dünyanın bazı ülkeleri köy enstitülerini örnek alarak uygularken ülkemizdeki siyasetçiler cahil siyasete dayalı olarak kapatılmasını sağladı.

 Neden Kapatıldı?

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Amerika Birleşik Devletleri dünyanın pek çok ülkesine askeri ve siyasi anlaşmalarla kendisine bağlı kılmayı amaçlayan bir siyaset gütmeye başladı. Top ve tüfek ile savaşın yerini soğuk savaş aldı. Siyasi ve ticari anlaşmalar ile 1946'dan itibaren ülkemizde bu yörüngeye girdi. CHP içinde özellikle çiftçiyi topraklandırma yasasına karşı çıkan milletvekillerinin ayrılarak yer aldığı Demokrat Parti 1946 yılında kuruldu ve 1950 yılında iktidara geldi. 27 Ocak 1954’te çıkarılan yasa ile köy enstitüleri kapatıldı.

Köy enstitülerinin kapatılmasını en iyi biçimde DP ve AP milletvekilliği yapan Kinyas Kartal açıklar.

“Bu köylerdeki halk bana tapar. Ne işi varsa bana sorar. Evlenecek, boşanacak, askere gidecek, mahkemesi nesi varsa gelir bana danışırdı. Ama Köy Enstitüleri açıldıktan sonra 5 köyüme köy enstitüsü mezunu geldi ve bu köylerden artık kimse bana gelip danışmamaya başladı. Ben düşündüm 200 köyümün hepsine köy enstitüsü mezunu gelirse benim ağalığım ne olur, sıfıra düşer!

Böyleyse benim harekete geçmem gerekir dedim ve doğudaki bütün ağalara telefon ettim onları topladım. Bir de batıdan buldum Eskişehir’den Emin Sazak. Sonra Menderes’le pazarlığa gittik (yıl 1950 seçimlerin olacağı zaman), dedik ki;

“Köy enstitülerini kapatırsan şu gördüğün doğudaki tüm toprak ağaları ve batıdan Emin Sazak’ın oyları sana. Kapatmazsan oy yok” ve Menderes de 1950’de iktidara gelir gelmez köy enstitülerinin temelini sarsmaya başladı.

Köy enstitüleri, eğitimci yetiştiriyordu. Aradan geçen 81 yıl sonra cahil toplum oluşturma gayretinde olan siyasilerin eğitim konusundaki gerici çabalarına karşın köy enstitüleri, oldukça tartışılan bir konu olarak eğitim tarihimizde önemli yerini koruyacak.

Ad/Bulunduğu İl                     Kuruluş Tarihi 1946'ya Kadar Çalışan Müdürleri

Akçadağ/Malatya                    1940    Şinasi Tamer, Şerif Tekben

Akpınar-Lâdik/ Samsun          1940    Nurettin Biriz, Enver Kartekin

Aksu/Antalya                          1940    Talat Ersoy, Halil Öztürk

Arifiye/Sakarya                       1940    Süleyman Edip Balkır

Beşikdüzü/Trabzon                 1940    Hürrem Arman, Osman Ülküman

Cılavuz/Kars                           1940    Halit Ağanoğlu

Çifteler/Eskişehir                    1939    Remzi Özyürek, M. Rauf İnan, Osman Ülkümen

Dicle/Diyarbakır                     1944    Nazif Evren

Düziçi/Adana                          1940    Lütfi Dağlar

Erciş/Van                                1948    İbrahim Oymak

Gölköy/Kastamonu                 1939    Ali Doğan Toran

Gönen/Isparta                          1940    Ömer Uzgil

Hasanoğlan/Ankara                 1941    Lütfi Engin, Hürrem Arman, M. Rauf İnan

İvriz/Konya                             1941    Recep Gürel, İ. Safa Güner

Kepirtepe/ Kırklareli               1939    Nejat İdil, İhsan Kalabay

Kızılçullu/İzmir                       1939    Emin Soysal, Hamdi Akman, Talat Ersoy

Ortaklar/Aydın                        1944    Hayri Çakaloz

Pamukpınar/Sivas                   1941    Şinasi Tamer, Hüseyin Civanoğlu

Pazarören/Kayseri                   1940    Sabri Kolçak, Şevket Gedikoğlu

Pulur/Erzurum                         1942    Ahmet Korkut, Aydın Arıkök

Savaştepe/Balıkesir                 1940    Sıtkı Akkay

 Ankara, 17 Nisan 2021 Cumartesi 

26 Ocak 2021 Salı

Kâğıtla Söyleşelim Dedik

Kâğıtla Söyleşelim Dedik

Geçenlerde genç bir tanıdığım, "Defterim ile söyleşiyorum" diye yazdı bana. Ben de bir zamanlar kağıtla söyleşmeyle ilgili şiir-yazımı anımsadım. Defterimi karıştırdım, buldum ve kendisine gönderdim, okudu.

Üç gün beş gün sonrasının
Sorunlarını düşünseydik yetecekti bize
Ancak
Üç beş yıl daha fazla yıl sonrasını
Düşünmeye başladık
Çıkmaza girdik düşündükçe
İyiye giden bir şey yoktu
Sorunlar düğümlendi boğazımıza
Söyleyemedik

Yanlışlıklar yolsuzluklar haksızlıklar oldu
Söyleyemedik
Namus vicdan konuları oldu
Onurumuz kırıldı
Söyleyemedik

Ve elimize aldık kalemi
Kâğıtla söyleşelim dedik
Kâğıtla söyleşelim dedik
Kâğıtla söyleşelim
Kâğıtla
Dedik

Malatya, 8 Eylül 1985


1985 yılında yazmışım defterime ve kağıtla söyleşmeye kadar vermişim.
Çünkü 1983 yılından itibaren derlediğim yazıları düzenleyip, daktilo ettiğim zamanlardı. ilkokuldan itibaren kendimce yazdığım, hatta bazıları bir yerlerde yayınlanmış olan şiirlerimi o zaman 1971 yılında Akçadağ İlköğretmen Okulunda iş dersinde yaptığım deftere yazmaya devam ediyordum.
1988 ve 1989 yıllarında Görüş gazetesinde yayınlanan 'Yenilenen Köy Ballıkaya' yazı dizisine temel oluşturan 80 sayfalık dosyam o zaman oluştu. Bugün 400 sayfaya yakın bir kitap bütünlüğünde basılmayı bekliyor.
'Bir gün Uyandığında' şiir kitabı denemem, Televizyonu Nasıl Buldum adlı ilk kitabımın, yıllar sonra Hüseyin ile birlikte çalışması sürdürdüğüm ve 204 yılında basılan 'Arguvan Türküleri/Halkbilimsel Bir Araştırma Denemesi', Aşık Yoksuli ile ilgili çalışmalarım ve daha birkaç kitap çalışmamın temeli o zamanlarda atıldı.
Hala kağıtla söyleşmeyi, sonra da bilgisayar dene araca, daha sonra internet ortamı ile gazete, dergi, kitap gibi basılı araçlara kaydetmeyi ve de 'Kaydetmezseniz kaybedersiniz' diyerek kalıcı kılmayı sürdürüyorum. 
Yazanların, çizenlerin defter kağıt ile söyleşmesini ve kaydetmesini öneriyorum.
Saygılarımla...

3 Ocak 2021 Pazar

İnsanın Her Zaman Yaşamında İlginç Şeyler Vardır

İnsanın Her Zaman Yaşamında İlginç Şeyler Vardır

Merhaba, 
Ne demiştim bir mektubumda?
“Her mektubuma “Merhaba” diye başlarken, hitap ettiğim kişileri farklı görebilirsin. Ancak tüm mektuplarımın sana olduğunu belirtmeliyim. Mektuplarımı okusan da okumsan da yazacağım.”
Sana yazmayalı yine uzun zaman oldu. Hep yazmak istedim, ancak dünya hali işle; oldukça yoğun bir yaşam döngüsü var. Virüs salgını bir yandan, günlük yaşamın akışı bir yandan ve diğer konular, derken zaman geçiyor. Bazen unutkanlık da oluyor ve yapılacaklar günler sonrasına kalabiliyor.
İnsanın her zaman yaşamında ilginç şeyler vardır. Bazı yazarlar bu ilginçlikleri öykü, tiyatro, anı ya da roman tarzında dile getirerek bu tür olayları yaşayanlara bir anımsatma yaparlar. Böylelikle pek çok insanda içten bir gülümseme duygusu yaratırlar. Bu bazen de acı bir duygusallık yaşamaya ya da kahkaha ile gülmeye neden olabilir.
Sana bu mektubumda sahibi ve yazı işleri müdürlüğünü yürüttüğüm Hekimhan dergisinden kısaca söz ettikten sonra 12. Sayısı ile ilgili yaşananlardan söz etmek istiyorum.
Biliyorsun 2018 kışından buyana her şeyi ile Hekimhan’ı kapsayan bir dergi çıkarmaya başladım. Dergiyi satmaktan çok belgelemek amaçlı çıkarmak, kültürümüzün gelecek kuşaklara aktarımını sağlamak amacındayım. Dergiyi aynı zamanda bir imece çalışması olarak düşünüyorum ve bu amaca ortak olan tüm abone ve okurlara teşekkür ediyorum.
Üç yılı tamamladık ve 2021 yılının Şubat ayında çıkarılacak olan 13. sayısından itibaren dergimize daha iyi ve yeni bir biçim vererek ve tüm işleri tek elden yürüterek sizlere ulaştırmaya çalışacağım.
Kasım ayında çıkan derginin 12. sayısını gruplar halinde abonelere göndermeye başlarken bir yandan da 13. sayıyı düzenliyorum.
12 sayımızda Halil Kaynarca ağabeyimizin yakın zamanda aramızdan ayrılan Ahmet Çatal ile ilgili yazdığı yazıdan dolayı dergi istemleri doğdu. Diğer yandan 11. Sayımızda Hüseyin Çelik tarafından yazılan Sadık Uygun hakkındaki yazıdan dolayı kızı Özgür Uygun Aydın tarafından ve İğdir köyünden İsmail Gürbüz’ün yazısından dolayı oğlu Murat Gürbüz tarafından bir miktar dergi istendi. İstem doğrultusunda ek baskıya karar verdim. Kargo bildirimi gelince dergi gelecek derken, daha sonra baskıya verdiğim Akçadağ İlköğretmen Okulu fotoğraf kitabı çıktı paketten…
Bugün gelir, yarın gelir derken derginin Malatya'ya gittiğini öğrendim. İletişim kurdum ve aradığımda Samsun'da olduğunu söyleyen kişi, “Derginiz Ordu’ya gitmiş” dedi. Ordu'daki kişi ile iletişim kurdum. Telefona çıkan meslektaşım idi. Uygun zamanda kargoya vereceğini söyledi. Teşekkür ettim, Kendisine kitaplar göndereceğimi de yazdım.
Ve bugün (2 Ocak 2021) dergiler geldi…
Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin, Sulhi Dölek, Muzaffer İzgü gibi yazarların yapıtlarını anımsayınca girişte değindiğim gibi yaşantının yazarlar için örneklerle dolu olduğunu bir kez daha anımsadım.
Özellikle de Corona sürecinde bunların neden olduğunu tahmin etmişsinizdir. Paketlere adresler yazılırken yanlışlık olmuş ve böylelikle dergi Ankara, Malatya, Samsun, Ordu derken yeniden Ankara'ya döndü ve hafta içinde abonelerimize, istemde bulunanlara gönderilecek.
Dilerim bir gün önce bu virüs salgını etkisi biter de yaşam normale döner.
Sanırım şiir ve düzyazı çalışmalarını sürdürüyorsundur. Dergide yazı ve şiirlerini de görmek istiyorum.
2021 yılının daha iyi ve daha güzel geçmesi dileğiyle sağlıklı ve mutlu günler diliyor, selam ve sevgilerimi iletiyorum.

10 Aralık 2020 Perşembe

Akçadağ İlköğretmen Okulu Fotoğraflar/Siyah Beyazlar

Akçadağ İlköğretmen Okulu Fotoğraflar/ Siyah Beyazlar

Babam, 1953 Aralık ayının 22’sinde doğduğumu söyler. ‘Yeşil’ takma adıyla bilinen köyümüzün merhum köy enstitülü öğretmenlerinden Hüseyin Öztürk hep, “Sen Tahsin ile emsalsin” der, sonra yaşaran gözyaşlarını silerdi. O zaman en büyük çocuğu olan oğlu Tahsin ile kardeşi Muzaffer İsviçre’de yaşıyordu. Âşık Mustafa Başaran’ın eşi Zehra Başaran da, “Selahattin senden beş altı ay küçük. Sen dar kışta doğdun, Selahattin de baharda” demişti. Bütün bunlara göre demek oluyor ki 1954 yılına yakın bir zamanda, yani babamın dediği tarihte doğmuşum.
1961-1965 yılları arasında okuduğum Ballıkaya Köyü İlkokulunda öğretmenlerim Abidin Öztürk (Çolak Eğitmen), İpşir Güner, İsmail Yıldırım ve Zeynep Oktay oldu. 1966-1967 öğretim yılında Akçadağ İlköğretmen Okuluna girdim, 1966-1972 yılları arasında yatılı olarak altı yıl okudum.
Akçadağ İlköğretmen Okulunu birlikte kazandığımız köyümüzdeki jandarma karakolunun komutanı Çavuş Galip Sezer’in oğlu Hamza Sezer, fotoğraf çekmeye meraklı bir arkadaştı. Okulda fotoğrafların baskısı fotoğraf kolunun atölyesinde yapılırdı. Onun sayesinde az da olsa fotoğrafımız oldu. Teyzem oğlu Rıza Çelik bizden bir yıl sonra okula geldi. O da Hamza gibi fotoğraf çekme konusunda meraklı biriydi. Benim gibi de şiir, resim yeteneği vardı.
1966 yılında nüfus cüzdanı çıkarılırken çekilen fotoğrafım ilk fotoğrafım desem yanlış olur. İlk fotoğrafımın 1965 ya da 1966 yılında çekildiğini sanıyorum. İlkokulda okurken birkaç kez fotoğrafımız çekilmişti, ancak onlar elimde olmadığından hiç bir yerde yayınlayamadım. Ancak bazı arkadaşların armağan ettiği vesikalık fotoğraflar da vardı. Fotoğrafları düzenleyerek Akçadağ İlköğretmen Okulu (1966-1972) fotoğraf kitabını oluşturdum. Fotoğrafların azlığı nedeniyle toplumsal paylaşım sitelerine duyuru yaparak bazı arkadaşlardan da fotoğraf istedim.
Ahmet Özer, Sırrı Özcan, Mustafa Müjde, Hüseyin Düzgüner, Mehmet Ali Gündüz, Binali Kanik, Mahmut Çankaya, Cumali Çavdar, Orhan İsmi, Faruk Öztürk, İsmail Takmaz, Süleyman Çorman, Veli Yılmaz, Murtaza Özcan, Mustafa Alakuş ve Ali Aral’ın da fotoğraflarını adları ile birlikte ekledim ve böylelikle elinizde bulunan kitap ortaya çıktı. 1966-1972 yılları arasında olmayan birkaç fotoğraf da eklendi. Başta bu arkadaşlarım olmak üzere fotoğrafları çeken, fotoğrafların baskısını yapan, yayınlayan, bana ulaştıran herkese teşekkür ediyorum.
Akçadağ İlköğretmen Okulu (1966-1972)/Siyah Beyazlar 1’den sonra ‘Urfa ve Kısas/Siyah Beyazlar-2’, ‘Ballıkaya ve Malatya/Siyah Beyazlar-3’ ile üçlü dizi tamamlanmış olacak.
Kitabı basıma hazırladığım süreçte 23 Kasım 2020 günü aramızdan ayrılan okul arkadaşım Mehmet Ali Gündüz’ü dizeleriyle anıyor, Hak’tan rahmet diliyorum.

Resimler siyah beyazdı
Biz de kocaman bir ailenin çocukları
Hepimiz kardeştik
Akçadağlı günlerde


Saygı ve sevgilerimle…

Süleyman ÖZEROL
Ankara, 3 Aralık 2020

24 Kasım 2020 Salı

Öğretmenler Günü Anımsatıyor

Öğretmenler Günü Anımsatıyor
Urfa, 1972











1972 yılı yaz döneminde Akçadağ İlköğretmen Okulunu bitirdim.
Urfa Merkez, Öğretmenliğe başladığım zaman, 1972...
İlk görevim Yetiştirme Yurdu Öğretmenliği...
O zamanlar bir şiir yazmıştım kendimce...

Mesleğim

Malatya’ya bağlı Hekimhan ilçesinin
Ballıkaya köyünden Hasan oğlu
Süleyman Özerol
Sekiz yüz yetmiş lira maaşlı
Dokuz yıl mecburi hizmetli
Bir öğretmenim
Önemsenmeyen, hor görülen
Kutsal meslektenim...


Urfa, 12 Kasım 1972

Daha sonra şiiri özleştirerek aşağıdaki biçime dönüştürdüm.

Ben bir öğretmenim
Önem verilmeyen
Hor görülen
Kutsal meslektenim


12 Eylülden sonra Siverek'e sürgün edildiğimde şiirime yeni bir biçim verdim.

Ben Bir Öğretmenim

Ben bir öğretmenim
Önemsenmeyen hor görülen
Oysa kutsal olan meslektenim

Ben ki okumayı öğretirim
Yazmayı öğretirim çocuklarımıza
İnsanlığı sevgiyi barışı öğretirim

Bir yapı hazırlarım yarınlarımıza
Dün benden sorulur
Yarınlar benden sorulacak
Çünkü ilk basamak benim


Siverek, 7 Eylül 1981

25 Eylül'de Malatya Battalgazi Toygar'da göreve başladım. 1985'de Boran Köyü İlkokulu açtım. 31 Aralık 1987 günü Yeşiltepe Ahmet Parlak İlkokulunda dört yıla yakın çalıştım. Ekim 1991, bir sürgün daha; Malatya Merkez Şehit Yzb. Hakkı Akyüz İlköğretim Okuluna. Buradan emekli olduğumda 25 yıl 7 ay görev yapmıştım.
Derken yirmi yıl bitmek üzere emekli olalı.
Ne mi yapıyorum?
Hala öğretmenlik diyebilirim...
Neden mi?
Meslekte iken daha çok çocuklara ve ailelerine hitap ederken, şimdi basın yayın ile dünyaya hitap ediyorum.

Ankara, 24 Kasım 2017