21 Haziran 2022 Salı

'Ballıkayalı Öğretmenler' Üzerine

'Ballıkayalı Öğretmenler' Üzerine

Bir ülkenin yurttaşları sağlıklı olmalı, iyi bir eğitim almalı ve kültürel bilgilerle donanmalıdır. Yani eğitim, sağlık ve kültür toplumun yaşamsal sacayağıdır.

Akçadağ İlköğretmen Okulunu bitirip Urfa’ya atandığımda oldukça şiir merakım vardı ve mesleğim ile ilgili bir şiir yazmıştım (1972). Bunu 7 Eylül 1981 tarihinde Siverek’te yeniden düzenledim. ‘Ben bir Öğretmenim’ başlığı altında ‘Gözlerime Bakma Ne Olur’ (Ankara 2020) adlı şiir kitabımda yayınladım.

Ben bir öğretmenim
Önemsenmeyen hor görülen
Oysa kutsal olan meslektenim

Ben ki okumayı öğretirim
Yazmayı öğretirim çocuklarımıza
İnsanlığı sevgiyi barışı öğretirim
Bir yapı hazırlarım yarınlarımıza

Dün benden sorulur
Yarınlar benden sorulacak
Çünkü ilk basamak benim


1988 yılından buyana sürdürdüğüm gazete, radyo ve televizyon gibi basın yayın ve diğer etkinliklerimde en çok sözünü ettiğim konulardan biri eğitim oldu. Çocuklarımızı aileden sonra toplum yaşamına hazırlayan ilk basamak olan mesleğimi de çok önemsedim. Öğretmen okulunu bitirmemin yanında yetiştirme yurdu ve özel eğitim öğretmenliklerim, benim için önemli deneyimler oldu.
1926 yılında köyümüzde ilkokul açılmış olup, çevre köyler içinde merkezilik bir özellik taşımıştır Ballıkaya. Dolayısıyla burada yetişen öğretmenlerin yaşamöykülerini ve anılarını bir araya toplamak güzel bir şey olacaktı. Bunlardan bazıları Ballıkaya Köyü İlkokulunda benim de öğretmenliğimi yapmıştı. Eğitmen Abidin Öztürk birinci, İpşir Güner ikinci, İsmail Yıldırım üçüncü, Zeynep Oktay dördüncü ve beşinci sınıfta öğretmenimdi.
21 Haziran 2010 günü köyümüzün emekli öğretmenlerinden İsmail Koç ile köyümüzün eğitim ve öğretim konularını konuşurken, Akçadağ Köy Enstitüsünde ve Akçadağ Öğretmen Okulunda okuyan köylülerimizin adlarını yazdık. Bu, ‘Ballıkayalı Öğretmenler’ dosyasının başlangıcı oldu. Daha sonra eksikleri tamamladım, dolayısıyla köy enstitüsü ve öğretmen okulu çıkışlı öğretmenlerimiz belirlenmiş oldu. Diğer yandan daha önce eğitim ordusuna katılmış olan eğitmenlerimizi de belirledim.
Eğitmen ve öğretmenlerimizin belirlenmesinden sonra yaşayanların kendilerinden, yaşamayanların ise aile bireyleri, yakınları, arkadaşları ve tanıyanları tarafından anlatılan bilgilerden yararlandım.
Köy enstitülü ve öğretmen okullu öğretmenlerimizi kapsayan bu çalışmayı ‘Köy Enstitülerinin 80. Kuruluş Yılı’na (1940-2020) yetiştirmeyi amaçlasam da araya virüs salgını girdi. Birkaç tamamlanmamış olan yaşamöyküsünü de bu arada derledim. Dolayısıyla Ballıkayalı Öğretmenler, iki yıl geriye atma ile 2022 yılında yayınlanmış oldu.
Kitap ‘Ballıkaya Köyünde Okul ve Eğitim’, Ballıkayalı Eğitmenler’ ve ‘Köy Enstitüsü ve İlköğretmen Okulunu Bitiren Ballıkayalı Öğretmenler’ olmak üzere üç bölümden oluştu.
Kitabın yayınlanmasında her türlü katkıyı sunanlara ve emeği geçenlere teşekkür eder, konuyla ilgili çeşitli yayınların yapılmasını dilerim.
Saygılarımla…

Ankara, Haziran 2022

6 Mayıs 2022 Cuma

Demokrasilerde Darbe Olmaz

Demokrasilerde Darbe Olmaz

Son yarım yüzyıl içinde yaşadığımız iki darbe olayının birinden, 12 Mart’tan söz etmek istiyorum.
12 Mart 1971 tarihinde, ‘12 Darbesi’ ya da ’12 Mart Muhtırası’ adıyla anılan darbe, ülkeyi iyi yönetemeyenlere karşı yapıldığı belirtilmesine karşın ‘sağ gösterip sol vuran’ bir darbe olarak tarihe geçti.
Bu darbede ülkemizdeki demokrat kesim hedef alındı ve pek çok yurttaşa yapmadıkları insanlık dışı davranış kalmadı.
İşte bu sıralarda gençlik hareketleri liderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan da askeri mahkemede yargılandılar ve idama mahkûm edildiler.
‘Tam bağımsız Türkiye’ ideali ile hareket eden gençler, 6 Mayıs 1972 tarihinde aramızdan alındılar.
Hukukçuların ve darbenin muhatap olan Adalet Partisinin bazı milletvekilleri bile bu idamın yanlışlığını dile getirse de vatan millet Sakaryacılar çok memnundu.
12 Mart darbesi sırasında Akçadağ İlköğretmen Okulunda okuyan 18 yaşında bir gençtim. Yazın türlerinin hemen hepsi ilgi alanıma girmesine karşın şiir merakım ağır basıyordu. Kendi yaptığım deftere 1971 yılı kışından itibaren şiirlerimi, öykülerimi, anılarımı yazıyor, desenler resimler çiziyor, alıntılar kaydediyordum.
12 Martla ilgili olarak da beyitler (ikilikler) başlığı altında şunları yazmıştım.

Geldik On İki Mart muhtırasına
Türk demokrasisinin yüz karasına


1972 yılında okulu bitirdim ve Urfa'da Yetiştirme Yurdu öğretmenliğini atandım. Burada da yazdıklarımı defterle kaydetmeyi sürdürdüm. Bu ilgimi gören birlikte görev yaptığımız öğretmenlerden Mehmet Emin Kara, bir gün yazdıklarıma göz atmak istediğini söyledi. Göz attıktan sonra, yazdıklarımın bazılarını beğendiğini belirtti. 12 Martla ilgili yazdığım ikiliği okuyunca, “Olmadı, Türk ordusuna karşı yazılmış bu” dedi. Ben de, “Demokrasilerde darbe olmaz” düşüncemi dile getirdim. Bu nedenle de kim yaparsa yapsın darbenin yüz karası olduğunu belirttim.
Hala bugün demokrasiyi algılamamış ve özümsememiş olanlar varken açıklamamın, Urfa Ülkücü Öğretmenler Derneği ikinci başkanı olan meslektaşımın aklına yattığını sanmıyorum.
O zaman her ne kadar yirmi yaşında olsam da tıpkı bugünkü gibi düşünüyordum.
Demokrasi varsa darbe, darbe varsa demokrasi olmaz…

***
Yıllar sonra bunu dörtlük biçimine getirdim ve 7 Mayıs 2019 tarihinde toplumsal paylaşım sitelerinde paylaştım.

Geldik On İki Mart Muhtırasına
Türk demokrasisinin yüz karasına
Yeni bir döneme girdi ülkemiz
Sanki muhtaçmış gibi darağacına

Ankara, 6 Mayıs 2022


24 Aralık 2021 Cuma

Tek Kişilik Ordu Süleyman Özerol

'TEK KİŞİLİK ORDU SÜLEYMAN ÖZEROL'

Cihat KÜRKÇÜOĞLU

Süleyman Özerol kendisini kültür ve sanata adamış 68 yıllık bir ömrün adı.
1953 yılında Hekimhan’ın Ballıkaya köyünde doğmuş.1972 yılında başladığı öğretmenlik mesleğini Urfa ve Malatya’da sürdürmüş. 1998’de emekli olmuş.
Edebiyat, şiir, resim ve müzik onun vaz geçilmezleri. Tabii ki en başta memleket aşkı...
Yıllardır Halk Kültürü ve edebiyatı üzerine derleme ve araştırmalar yapıyor.
Bu konulardaki birikimini panel, konferans gibi toplantılarda, Radyo ve televizyon programlarında, gazete, dergi, kitap ve internet sayfalarında paylaşıyor.
Malatya’da çeşitli dergi ve gazetelerde yazı işleri müdürlüğü yapmış.. Malatya kültürüne yaptığı katkılarından dolayı Malatya Gazeteciler Derneği tarafından ödüllendirilmiş.
20’den fazla yayınlanmış kitabının yanında yayınlanmaya hazır çok sayıda eseri bulunan Süleyman Özerol için Gazeteci-yazar Sultan Kılıç çok haklı olarak “TEK KİŞİLİK ORDU” tanımlamasını yapıyor.
Doğup büyüdüğü Hekimhan ve Malatya’nın kültür, sanat ve folklor değerlerini, bilim ve sanat alanında yetiştirdiği mümtaz şahsiyetleri tanıtan “HEKİMHAN KÜLTÜR-SANAT-EDEBİYAT” Dergisini “TEK KİŞİLİK ORDU” tanımlamasına yakışır şekilde yıllardır başarıyla yayınlıyor.
Hem de ticari amaç gütmeden, üstelik cebinden harcayarak.
Derginin dizilmesinden, sayfa düzenine kadar tüm teknik işleriyle de bizzat uğraşıyor.
Zaman zaman telefonda görüşüp, sohbet ettiğim bu değerli insan yayınlarını biz dostlarına göndermeyi de ihmal etmiyor.
Süleyman Özerol son kez, siyah-beyaz fotoğraflardan oluşan “URFA -KISAS (1972-1981)” adlı kitabını bana gönderme zahmetinde bulunmuş.
Keyifle incelediğim kitapta; 1972-1975 yılları arasında Urfa’da görev yaptığı “Merkez Yetiştirme Yurdu” öğretmen ve öğrencilerine ait, 1975-1981 yılları arasında görev yaptığı Kısas Köyü İlkokulu öğretmen ve öğrencilerine ait, Kısas halkına ait, Şehitlik mahallesinde oturduğu ev komşularına ait, Urfa’nın çeşitli görünümlerine ait yüzlerce fotoğraf bulunuyor.
Kitap sizi 40 yıl önceki Urfa ve Kısas’ta nostaljik bir gezintiye çıkarıyor.
Ülkemizin kültürü Süleyman Özerol gibi memleket sevgisi ile dolup taşan, fedakâr, kültür-sanat aşığı insanların omuzlarında yükseliyor. 
Onlar iyi ki var...
Ankara, 24 Aralık 2021

21 Aralık 2021 Salı

Çağdaş Malatyalılar Derneğinde Başkan Yine Ümit Öztürk



Ümit Öztürk, Çağdaş Malatyalılar Derneğinde Üçüncü Kez Başkan 











Ankara'da bulunan Çağdaş Malatyalılar Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Kurulu gerçekleştirildi. Ümit Öztürk  üçüncü kez başkan seçildi.

19 Aralık 2021 Pazar günü 19 Mayıs Mahallesi, 19 Mayıs Caddesi No: 14 Keçiören Ankara adresinde bulunan dernek lokalinde gerçekleştirilen genel kurulda Ümit Öztürk yeniden yönetim kurulu başkanı seçildi.

Yönetim Kurulu:

Başkan: Ümit ÖZTÜRK
Başkan Yardımcısı: Barış FIRAT
Lokal Müdürü: Mansur GÜNER
Sayman: Yusuf ÖZTÜRK
Üye: Mahmut ÖZTÜRK

Denetim Kurulu:
Başkan: Adil ÖZDEMİR
Üyeler: Kemal OKTAY, Ali Ekber ŞAHİN

Üçüncü dönemdir dernek başkanlığını üstlenen Ümit Öztürk, ülkemizin değişik yörelerini görmek ve tanımak amacıyla virüs sürecine göre hareket ederek bahar mevsiminde Hacıbektaş, Avanos, Göreme gibi tarihi ve turistik yerleri kapsayan bir gezi düşündüklerini belirtti.

30 Kasım 2021 Salı

Battal Yıldız, Ankara Malatyalılar Derneğinde Yeniden Başkan

Battal Yıldız, Ankara Malatyalılar Derneğinde Yeniden Başkan

Ankara Malatyalılar Derneği Genel Kurulu, 30 Kasım 2021 Salı günü 'Gazi Mustafa Kemal Bulvarı No: 14 Maltepe Ankara' adresinde bulunan dernek binasında saat: 13.00’ten itibaren gerçekleştirildi.
Asım Aydoğdu’nun açılış konuşması ve saygı duruşundan sonra divan oluşturuldu. Divan Başkanlığına Asım Aydoğdu, yazmanlıklara Fevzi Özmen, Kemal ayaz ve Mustafa Yurttaş seçildi.
Gündem maddeleri açıklandıktan sonra geçen döneme ait yönetim ve denetim kurulu raporları sunuldu, raporlar onaylandı.
Yapılan seçimlere tek liste ile gidildi.
Yönetim Kuruluna Battal Yıldız, Yakup Demir, Hasan Alıcı, Fuat Kutsal, Asım Aydoğdu, Hüseyin Özdemir, Seydihan Çamur, Doğan Demir, Derviş Kihtir, Bahadır Şahin, Nil Başak Demiralp
Denetim Kurulu: Medine Ayaz, Murat Ali Tutar ve Neriman Toper'den oluşan liste seçildi. 

Battal Yıldız: 
“Ankara’da Malatyalıları bir araya getirdik”

Yönetim Kurulu görev dağılımı yaptı ve Battal Yıldız, yeniden Ankara Malatyalılar Derneği Başkanı oldu.

Başkan: Battal Yıldız
Başkan Yardımcıları: Yakup Demir, Asım Aydoğdu, Hasan Alıcı
Yazman: Seydihan Çamur
Sayman: Nil Başak Demiralp

Ankara Malatyalılar Derneği Başkanlığına yeniden seçilen Battal Yıldız, dernek olarak Ankara’da Malatyalıları bir araya getirdiklerini belirterek, “Kongremize katılan tüm üyelerimize teşekkür ediyorum. Bize verdiğiniz destekle elimizden gelen her çabayı sarf ederek Malatya ve Malatyalılar için çalışıyoruz. Önemli mesafelerde aldık, Derneğimizi etkin hale getirmek için çalıştık. Bu nedenle de Derneğimiz Ankara’ya gelen her hemşerimizin uğrak yeri oldu. Sizlerin verdiğiniz güvene layık olmaya çalıştık” dedi.

Yusuf Gül, Dernek Müdürlüğünü Sürdürecek

Genel kurulda yıllardır Ankara Malatyalılar Derneği müdürlüğü yapan Yusuf Gül’ün bu görevi sürdürmesine karar verildi.

Haber: Süleyman ÖZEROL
Kaynak: Yusuf GÜL

17 Eylül 2021 Cuma

“Kaydetmezseniz Kaybedersiniz”

 Süleyman Özerol İle Çok Özel Röportaj…

“Kaydetmezseniz Kaybedersiniz”


Hürirade Genel Yayın Yönetmeni

Merhaba,
Öncelikle sizi tanımak isteriz. Eğitimci-Yazar Süleyman Özerol kimdir? Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Kendi kalemimden yaşamöykümden söz etsem uygun olur sanırım.
1953 yılında Hekimhan’ın Ballıkaya (Mezirme) köyünde doğmuşum. Babamın adı Hasan, annemin adı Zehra, altı kardeşin en büyüğüyüm. Babam ve annem köyde yaşıyorlar. Ben de 1966′da ilkokulu bitirene kadar orada yaşadım. İlkokulu köyümde bitirdikten sonra Akçadağ İlköğretmen Okuluna girdim. Akçadağ İlköğretmen Okulunda okurken de yaz tatillerinde de köyde ekin biçme, sap taşıma, döven sürme, harman kaldırma, bahçe sulama, oğlak-kuzu otlatma gibi işlerle bizzat köy yaşamına katıldım.
1972 yılında okulu bitirerek Urfa Yetiştirme Yurdunda öğretmenliğe başladım. Urfa’dan sonra Kısas, Siverek Türközü/Gazipaşa ilkokullarında; 1981 yılından itibaren de Malatya/Battalgazi Toygar ve Boran, merkez Yeşiltepe Ahmet Parlak, Gazi ve Şehit Yüzbaşı Hakkı Akyüz İlköğretim Okullarında 25 yıl 7 ay görev yaptıktan sonra 1998 yılı Şubatı sonunda emekliye ayrıldım. Bu süre içinde dört yıl da Alt Özel Sınıf öğretmenliği görevim var. Aynı yılın Haziran ayında Malatya Yorum Gazetesi yazı işleri müdürlüğünü yürütmeye, haftalık yazılar yazmaya başladım. 2009 yılı Eylül ayından itibaren Malatya’da yayınlanan aylık Arguvan Yolu dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yürütmekteyim. Gazetecilik bir yönüyle öğretmenliğe benziyor. Yalnızca çocuklara değil, her yaşta insana hitap edebiliyorsunuz.
İlkokul yıllarımda şiir, öğretmen okulu yıllarımda anı, öykü, makale türü yazılar yazmaya başladım. Resim yapar, bağlama çalar ve türkü söylerim. Bu alışkanlıklar gibi okuma alışkanlığımın temeli de ilkokul yıllarıma dayanır. Bu bağlamda, Malatya’daki bazı radyo ve televizyonlarda programlara katıldım, programlar yaptım. Ayrıca Panel, konferans ve benzeri etkinliklere katılırım. Kültür-sanat ve edebiyatla bağımı koparmadan, çocukluğumun dokusunda var olan halk kültürü ve edebiyatı alanındaki uğraşılarım, 1983-1984 kışında kendi köyümü incelemekle yoğunlaştı. Derleme, araştırma ve incelemelerle çalışmalarımı zenginleştirmeyi amaçladım. Hemen her gün 2000’e yakın kitabın bulunduğu özel kitaplığımdan ve diğer kaynaklardan yararlanıyorum ve başkalarının da yararlanmasına olanak sağlıyorum. Ödev, tez hazırlayan öğrencilere, araştırma yapanlara, çeşitli konularda bilgi edinmek isteyenlere, kitap bastırmak isteyenlere yardımcı oluyorum.
Son 20 yıldan buyana en büyük uğraşım yazmak! Bazı günler 100-150 sayfa yazı yazdığım oluyor. Derleme, araştırma ve inceleme çalışmalarımı sürdürürken; 1988 yılından itibaren de binlerce sayfayı bulan halk kültürü ile ilgili çalışmalarım, makalelerim, hem ölçülü hem de serbest şiirlerimden bazıları çeşitli gazete ve dergilerde, kitaplarda ve Internet sitelerinde yayınlanmaktadır. Malatya Yorum’a yazdığım haftalık yazıların yanı sıra Malatya Haber sitesi, Atatürkçü Düşün (ADD Malatya Şubesi Yayın Organı), Umudun Sesi (Türkiye Sakatlar Derneği Malatya Şubesi Yayın Organı), MAKSAD (Malatya Kültür Sanat Derneği Yayın Organı) gibi basılı yayınları örnek verebilirim. 1997 Kasımından buyana TSD Malatya Şubesi aylık yayın organı Umudun Sesi Dergisinin yayın danışmanlığını yaparken, her aşamasında elimden geçmektedir. 2009 yılında yayın yaşamına başlayan halk kültürü ağırlıklı Arguvan Yolu dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yürütmekle birlikte yazılar yazmaktayım.
ADD Malatya Şubesi, TSD Malatya Şubesi, Malatya Kültür Sanat Derneği, Malatya Kültür Yaşam Derneği, Ankara Malatyalılar Derneği, Ankara Hekimhanlılar Kültür ve Dayanışma Derneği, Halk Ozanları Kültür Derneği üyesiyim. Hekimhanlılar Kültür ve Dayanışma Derneği yönetim kurulu, Halk Ozanları Kültür Derneği danışma kurulunda görevliyim.
Atatürkçü Düşünce Derneği Malatya Şubesi ve Malatya Kültür Sanat Derneği (MAKSAD) yönetim kurulu üyesiyim. Malatya kültürüne ve toplumsal yaşamına katkılarından dolayı Malatya Gazeteciler Derneği (MAGDER) tarafından ödüllendirilen 14 kişiden biriyim (14 Mart 2004). Türk Folklor Araştırmaları Kurumu tarafından Türk Halk Kültürü Hizmet Ödülüne layık görüldüm (24 Aralık 2005).
1993 yılında Malatya Yorum gazetesinde İnce Düşünceler köşemde yazmaya başladığımda, ilk kez yazdığım yazının başlığı “Başkalarını Mutlu Edebilme Mutluluğu” idi. Bu, benim aynı zamanda yaşam felsefemin özetidir. Bu mutluluğu herkesin tatmasını isterim!
Bütün bunların yanında elbette ki özel yaşamım da var. 1974 yılından beri evliyim, eşim Tamam, ev hanımı. Ozan (1975), Gül (1977) ve Yazar (1983)’ın Ankara’da bulunması nedeniyle 2011 yılından buyana kış dönemi Ankara’da yaz dönemi eşimle Ballıkaya’da yaşıyoruz.
2001 yılından bu yana özellikle Malatyalı sanatçılarla ilgili yaşamöyküsü derleme çalışmalarına ağırlık veriyorum.
Biraz olsun kendimi tanıttım sanıyorum. Bundan böyle yıllardır var olan birikimimle sizlere yararlı olabilirsem, “Başkalarını Mutlu Edebilme Mutluluğu”nu yeniden yakalayacağım.
Mesleğiniz ve şu an ne iş yapıyorsunuz?
Eğitimci olduğum kadar da gazeteciliğim var. 1988 yılandan beri basın dünyasının içindeyim. Malatya Yorum gazetesi ve Arguvan Yolu dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yürüttüm. 2018 yılından beri Hekimhan dergisini sahibi ve yazı işleri müdürü olarak çıkarıyorum.
Genelde ne tür yazılar yazıyorsunuz? Kitabınız var mı?
Kırk yıla ulaşan halk kültürü ve edebiyat ile ilgili derleme ve araştırmalarım nedeniyle daha çok dizi yazılar ve köşe yazarlığım oldu. Köşe yazılarımda da güncel eğitim, kültür ve sağlık konuları ağırlıklı. Deneme türü daha çok…
Siyaseti sevmiyorum ama eleştirmeden de duramam. Çünkü eleştiri dünyayı güzelleştiren bir şey…
1999 yılından bugüne 20 kitap yayınladım.
Hobileriniz ve sizi tanımlayacak özelliklerinizi de bilmek isteriz.
En önemli özelliğim Situs İnversus Totalis oluşumdur. Situs İnversus Totalis, Dünyada az rastlanan ve doğuştan olan tüm iç organların yer değiştirmesi olayıdır. 1962 yılında bronşit olmam nedeniyle Arguvan’da doktora gittiğimde öğrenmiştim kalbimin sağda olduğunu. Yıllar sonra diğerlerini de ters tarafta olduğunu öğrendim. Ters Site kitabımda, kalbi sağda olanlar (Situs İnversus) ve benim durumumda olanların (Situs İnversus Totalis) öykülerini derledim.
İlkokul dördüncü sınıftan beri bağlama ile tanışıklığım var ve özellikle Hekimhan Arguvan türkülerini, deyişleri çalıp söylerim.
Resim yeteneğim de yine ilkokul yıllarıma dayanır. Yayına hazırladığım kitap ve dergilerin de kapaklarını, iç düzelmelerini ve düzeltmenliğini yapıyorum.
Hemen her konuda el becerilerim vardır.
Kolay kızmam, kızınca da kötü kızarım!
En sevdiğiniz hayaliniz ve gerçekleştirmek istediğiniz projeleriniz nelerdir?
‘En sevdiğim hayal’ demeyelim de; yapmak istediğim birkaç şey var.
Kırk yıla yaklaşan süreçte düzenlediğim 30’dan fazla çalışmayı kitap bütünlüğünde bastırmayı amaçlıyorum. Güz sayısı ile dört yılı tamamlayacak olan Hekimhan dergisini sürdürmeyi, yetenek ve becerilerim doğrultusunda insanlara yardımcı olmayı da…
Kitap okumayı sever misiniz? Hangi tarz kitapları ve hangi yazarı beğenirsiniz?
İlkokulda başlayan roman ve öykü okuma alışkanlığım sürecine toplumsal konulardan söz eden roman ve öyküler, şiirler seksenlere kadar ilgi alanımda oldu. Seksenli yılların ortalarından itibaren derleme ve araştırma çalışmalarım nedeniyle yazmaya ağırlık verdim ve de derleme-araştırma kitapları okumaya yöneldim. Yıllardır roman okumadım yani…
Halk kültürü alanında gelenek görenekler, inanmalar ve Arguvan, Hekimhan türküleri ağırlıklı olmak üzere derleme araştırma yapanlara, tez ve ödev hazırlayan yüksek öğrenim öğrencilerine, kurum ve kuruluşlara yardımcı olurum.
Ülkemizde romanda Orhan Kemal, Yaşar Kemal, öyküde Sabahattin Ali, şiirde Nazım Hikmet, Ahmed Arif adlarını verebilirim.
Herhangi bir kişinin en favori insanı mısınız neden?
Herhangi bir kişi değil de pek çok kişinin diyebilirim.
Yalan söylemenin sizce uygun olduğu durumlar nelerdir? Beyaz yalan söyler misiniz?
Üç şeyi oldum olası sevmedim; yalan söylemek, küfür etmek, kavga etmek…
Beyaz yalan dediğiniz, bazı şeylerin söylenmemesidir bana göre. Bunun için de hep, “Pek çok gerçek söylenmeyende gizlidir” söylemini çok kullanırım.
Yaşayamadığınız için pişmanlık duyduğunuz ne var?
Ülke sorunlarını düşünmek, ezilenlerin ve yoksulların yanında yer almaktan dolayı kendi yaşamımızda elbette ki eksiklerimiz oldu. Altmışlı ve yetmişli yıllarda gençliğimiz yaşadık diyemeyiz.
Ülkemizin özgür ve bağımsız yaşaması için canını verenlere değil de yaşamın her alanında her şeyi siyasete ve paraya endeksleyenlere onay veren halkın vefasızlığını affedemiyorum.
Ulaşamadığınız biri ile tanışıp sohbet etme olanağınız olsaydı bu kim olurdu? Ondan neler öğrenmek isterdiniz?
Kişi adı önemli değil; ama kültürümüz ile ilgili bilgiler edinmek ve bu bilgileri yayınlamak, kalıcı kılmak isterim.
Hiç kimsenin görmediği bir özelliğiniz var mı? Varsa neden bu güne kadar gizli kaldı?
Gizli kalma diye bir şey yok. Çeşitli alanlarda var olan yeteneklerimi gazete, dergi, radyo ve televizyonda, çeşitli kültürel etkinliklerde ortaya koydum. Özelliklerimden dolayı kimsenin kapısını da çalmadım. Hep ‘gönüllü’ oldum, hala da öyleyim.
Sizi ne kızdırıyor? Bu kızgınlıkla baş edebiliyor musunuz? Edemiyorsanız neden?
Beni en çok özellikleri olmayanların baş tacı edilmesi, kul ile inandıkları arasına giren siyaset ve ticaretçiler kızdırıyor. Yazarak, konuşarak…
Hangi markalar sinirlerinizi bozuyor? Neden?
Markalara kafamı takmam…
Bir zamanlar Sümerbank ürünlerini çok severdim. Her şeyi ile… Halıdan gömleğe kadar…
Burcunuz nedir? Yaptığınız spor var mı? Tuttuğunuz takım var mı?
Nüfusta 1 Kasım 1953 yazıyor. Ancak babam 20 Aralık 1953 derdi, hangi burca denk geliyorsa… Burçla da ilgilenmem.
1966 yılında Akçadağ İlköğretmen Okuluna girdiğimde Kara Kartallar dergisini almıştım birkaç sayı. Sonra baktım ki harçlığım bu işe yetmez, bıraktım. En son 1976 yılında Malatya’da “Zaman geçirelim, yanımda dur” diyen bacanağım Erdal Tonak ile maça gitmiştim.
Sigara ve alkol kullanıyor musunuz?
Okulu bitirene kadar sigara içmedim. 1972’den itibaren 37 yıl sigara içtim. Yani 2009 yılında bıraktım. Hiç önermem…
Alkolü de 1993 yılına kadar sık tükettim. Daha sonra ise düğünde bayramda…
Fazla olmamak kaydıyla zehrin de vücutta önemli işlevi vardır. Alkolün de öyle…
En sevdiğiniz renk hangisidir?
Siyah beyazın biraz açığını, kırmızı ve yeşili severim. Doğa ve canlılık…
Ne tür müzik dinlersiniz? Söyler misiniz? Çaldığınız herhangi bir çalgı aleti var mı? Beğenerek dinlediğiniz bir şarkı var mı? Sizde etkisi nedir?
Halk müziği ve ondan esinlenerek yapılmış bazı müzikleri severim.
Bağlama ile Hekimhan ve Arguvan türkülerini, deyişleri özgün biçimi ile çalar ve söylerim. Nefeslilerden bazılarını da çalarım.
Bir demek olmaz… ‘Sevdasın çektiğim oy nazlı dilber’, ‘Hangi dağın ardındasın sevdiğim’… ‘Gel ha gönül havalanma’ deyişini radyo ve televizyon programları yaptığım dönemlerde çok istenirdi. Türküler bizi söyler…
Sevdiğiniz için neleri göze alırsınız?
‘Herkes kendi payına yaşar’ desem de gücümün yettiğini göze alırım.
Şu an ruhunuzun olmak istediği yer...
Kapım açık yeni sevdalara
Ruhum bir o kadar engin

Nerede olduğum çok önemli değil. Ancak köyüm Ballıkaya’yı çok seviyorum. Kırk yıldan beri süren ‘Yenilenen Köy Ballıkaya’ kitap çalışmam bunun somut örneği…
Bir gün yolun buralara düşerse
Bak yukarıdaki sıra kayalara
Bul aralarında en büyüğünü
İşte o koca kara kaya
Köyümüze adını veren Ballıkaya

Sizi sevenlerin sizin için neler yapmaları hoşunuza gider?
Bireysel çıkarlardan çok toplumsal konulara önem verdiğimi bilmeleri yetiyor bana.
İzlemekten keyif aldığınız TV programları var mı? Nelerdir?
Altı yedi yıldır televizyonu çok ender izlerim. Kültürel belgeselleri izlerim daha çok.
Kendim de Malatya yerel radyo ve televizyonlarında kültürel programlar yaptım. Türkiyem TV’de 18 bölüm sanatçı belgeselleri yaptım ve yayınlandı. Halk Ozanları Kültür Derneği adına 50 bölüm ‘OZAN DER Yaşayan Ozanlar Belgeseli’ yaptım.
Hayatta en çok kıymet verdiğiniz insan kimdir?
İnsan demeyelim, insanlar diyelim… Birlikte dergi çıkardığım arkadaşlar, derneklerdeki arkadaşlarım… Altı dernek üyesiyim ve üyelik işlevlerimi yerine getiriyorum.
Hayvanları sever misiniz? Beslediğiniz bir hayvan var mı?
Hayvanları severim ama beslemeyi sevmiyorum.
Yazarlığa ne zaman başladınız, ailede başka yazar var mı? Yayınlanmış kitaplarınız var mı? Yayınlanan kitap isimlerini yazar mısınız?
Kitaplarım da daha çok halk kültürü ve kültür adamları ile ilgili. Belgelik olsun diye size kimlikleri ile birlikte yazayım.
1. Televizyonu Nasıl Budum: Anılar-Öyküler, Karataş Gayret Matbaası, Malatya 1999
2. Arguvan Türküleri/Halkbilimsel Bir Araştırma Denemesi (Hüseyin Şahin İle): İnceleme, Arguvan Eğitim Kültür Vakfı Yayınları, İstanbul 2004
3. Dirençli Eğitimci Örgütçü ve Araştırmacı H. Nedim Şahhüseyinoğlu: İnceleme, Ürün Yayınları, Ankara 2009
4. Babamın Şiirleri: Şiir, Rek-Tur Matbaası, Malatya 2009
5. Vayloğ Dede/Yaşamı ve Hakkındaki Anlatımlardan Bazıları: Yaşamöyküsü, Sage Yayınları, Ankara 2012, 36 sayfa, 2. Baskı 2014
6. Hekimhanlı Ozan Kul Emici: Yaşamöyküsü-Şiirleri, Malatya Araştırmaları Derneği Yayınları, Malatya 2013
7. Malatyalı Âşık Zeki Yıldırım: Yaşamı ve Şiirleri, Kuloğlu Matbaası, Ankara 2013
8. Bir Deli Rüzgâr: Deneme, Sage Yayınları, Ankara 2015
9. Ah İle Amanı Dağlara Saldık: Şiir, Sage Yayınları, Ankara 2015
10. Ters Site/Kalbi Sağda Atanlar: Anı-Deneme, Sage Yayınları, Ankara 2016
11. Zülfukar Sezen/Yarım Yüzyılı Aşan Sanatından: Yaşamöyküsü, Sage Yayınları, Ankara 2016
12. Gözlerime Bakma Ne Olur: Şiir, Sage Yayınları, Ankara 2016
13. Babamın Askerlik Günlükleri: Günlük, Sage Yayınları, Ankara 2016
14. Gelmedin Leyli'm (İbrahim Emici'nin Şiirleri): Sage Yayınları, Ankara 2017, 136 Sayfa
15. Başkavak Köyü Derlemeleri-Araştırmaları: Sage Yayınları, Ankara 2017
16. Başalanlı Fedakâr Ana Sultan Yılmaz: Sage Yayınları, Ankara 2017
17. Köy Enstitülü Emekli Öğretmen Mehmet Öztürk: Sage Yayınları, Ankara 2017
18. Hekimhan Müzik Kültürü (Levent Çoban İle): Öztepe Matbaası, Ankara 2019
19. Babamın Yazdıkları: Anlatı, Anı, Şiir, Sage Yayınları, Ankara 2020
20. Akçadağ İlköğretmen Okulu (1966-1972)/Siyah Beyazlar-1: Sage Yayınları, Ankara 2020
Son olarak Türk halkına yeni yazar ve yazmak isteyen genç kardeşlerimize söylemek istediğiniz şeyler var mı? Röportaja eklemek istediğiniz başka şeyler var mı?
Oğlumuz Ozan Filipinli İzel ile evli. Gelinimizin Katolik oluşu hiç sorun yaratmadı. Torunlarımızın da ikişer adları var (Mert Braınn, Ian Deniz). Adlarından biri baba, öteki de ana kültüründen. Bizde özgürlük temeldir. Herkes kendi dilini serbestçe kullansın, kendi dinini de istediği gibi yaşasın. Özgürlük düşüncesinin yanında da hoşgörü elbette… Ülkemizde birlikte yaşamayı da öğrenmeliyiz. Kızımız Gül 1977 Urfa- Kısas doğumlu, Hollanda’da Twente Üniversitesinde Öğretim üyesi. Küçük oğlumuz Yazar da Ankara’da çalışıyor. Yağmur ile evli, Bulut ve Yamaç Ali adlarında iki oğulları var. Eşim Tamam hanımla çocuklarımızı sevgi, saygı ve dayanışma ile yetiştirdik. Aileleri çocuklarının eğitimine çokça önem vermelerini, gerici ve yobaz düşüncelerden uzak tutmaları çok önemli…
Şiir, halk kültürü derlemeleri ve araştırmaları, gazetecilik alanlarında Ali Ekber Gülbaş (Ekberi), Celal Yalvaç, H. Nedim Şahhüseyinoğlu, Hüseyin Şahin, Yaşar Karaaslan, Seyrani Uğurlu, Hamza Aksüt, Metin Özer (Âşık Birfani) ve daha pek çok kişi ile iletişimle kendimi daha iyi bir düzeye getirmeyi amaçladım. Başarılı olduğuma da inanıyorum.
‘Yazmak Yaşamakla Eşdeğer…’
Bu, bir yazımın başlığı… Başlığı, Oktay Akbal’ın ‘Yazmak Yaşamak’ kitabından esinlendim. Uzun söze gerek var mı? Ben, tek kişilik bir ordu gibi kırk yıldır derleme, araştırma, yazama ve yayınlamayı sürdürüyorum. Elim tutup gözüm gördükçe, belleğim yerinde oldukça da sürdüreceğim.
İlgilenenlere diyeceklerim; okumalı ve yazmalı, kalıcı kılmalısınız…
Kaydetmezseniz, kaybedersiniz!
Teşekkürler Aytül Hanım…
Bize kıymetli zamanınızı ayırdınız. Çok zevk aldım. Sizi tanıdığımıza memnun olduk. Güzel bir röportaj oldu. Hürirade gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olarak ve gazetemiz adına sonsuz teşekkürler eder hayatta başarılar ve sağlıklar dileriz. 

Kaynak: https://www.huriradegazetesi.com.tr/suleyman-ozerol-ile-cok-ozel-roportaj

17 Nisan 2021 Cumartesi

Köy Enstitüleri, Eğitimci Yetiştiriyordu


Köy Enstitüleri Eğitimci Yetiştiriyordu

İzmir'de yaşayan okul arkadaşım meslektaşım Veli Yılmaz aramıştı. Ben de kendisini aradım. Halk TV'de Görkemli Hatıralar programında köy enstitülerinin işlendiğini söyledi. “Halını hatırını da sorayım dedim” dedi. Bir süre hal hatır ettikten sonra programı izledim.

Halk TV'de Serhan Askerin Görkemli Hatıralar programı Düziçi Köy Enstitüsünden canlı olarak yayınlandı. Mustafa Özarslan ve ekibi programın müzik konuğuydu ve arada bir türkülerimizi seslendirdiler. Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Başkanı Prof. Dr Kemal Kocabaş ve bazı konuşmacılar ile köy enstitülüler programda görüşlerini dile getirdiler.

Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan itibaren özellikle kırsal alanda yaşayan altın yaşamının iyileştirilmesi amacını taşıyan çalışmalar yaptı. Eğitim alanında gerçekleştirilen en önemli çalışma da özellikle ilköğretim öğretmeni yetiştirmek olmuştur. Yüzde sekseni kırsal alanda yaşayan ülke nüfusunun neredeyse yüzde doksanı okuma yazma bilmiyordu. Bu açığı kapatmak amacıyla önce eğitmen kursları daha sonra Köy enstitüleri 17 Nisan 1940 tarihi ve 3803 sayılı yasayla tamamen Türkiye'ye özgü bir proje olarak açıldı. 28 Aralık 1938 tarihinden itibaren milli eğitim bakanlığını üstlenen Hasan Ali Yücel projeyi bizzat yürüttü.

Kurulan köy enstitüleri ile ülkenin ilkokul öğretmeni gereksiniminin karşılanmasının yanında halkın aydınlatılması, çağdaş ve modern bir yaşama sahip olması amaçlandı. Ülkemizin daha iyi yaşanır bir duruma getirilmesi çabalarında önemli bir yeri olan köy enstitüleri demiryollarına yakın yerlerde öğrencilerin geliş gidişlerini kolaylaştırmak ve elde edilen ürünleri pazara kente ulaştırmada kolaylık sağlamak amacıyla yapıldı.

Tarıma elverişli alanlar olmasına özen gösterilerek 15000 dönüm tarla tarıma uygun duruma getirildi

750000 Fidan dikildi. 1200 dönüm bağı oluşturuldu. Okulların binaları öğrenciler tarafından kendi olanakları kullanılarak okul dayanışmaları yapılarak yapıldı. 12 okula santral kurularak elektrik hizmetleri elektrik enerjisi sağlandı. Ve daha çok pek çok çalışma gerçekleştirildi (1940 1946).

Dünyanın bazı ülkeleri köy enstitülerini örnek alarak uygularken ülkemizdeki siyasetçiler cahil siyasete dayalı olarak kapatılmasını sağladı.

 Neden Kapatıldı?

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Amerika Birleşik Devletleri dünyanın pek çok ülkesine askeri ve siyasi anlaşmalarla kendisine bağlı kılmayı amaçlayan bir siyaset gütmeye başladı. Top ve tüfek ile savaşın yerini soğuk savaş aldı. Siyasi ve ticari anlaşmalar ile 1946'dan itibaren ülkemizde bu yörüngeye girdi. CHP içinde özellikle çiftçiyi topraklandırma yasasına karşı çıkan milletvekillerinin ayrılarak yer aldığı Demokrat Parti 1946 yılında kuruldu ve 1950 yılında iktidara geldi. 27 Ocak 1954’te çıkarılan yasa ile köy enstitüleri kapatıldı.

Köy enstitülerinin kapatılmasını en iyi biçimde DP ve AP milletvekilliği yapan Kinyas Kartal açıklar.

“Bu köylerdeki halk bana tapar. Ne işi varsa bana sorar. Evlenecek, boşanacak, askere gidecek, mahkemesi nesi varsa gelir bana danışırdı. Ama Köy Enstitüleri açıldıktan sonra 5 köyüme köy enstitüsü mezunu geldi ve bu köylerden artık kimse bana gelip danışmamaya başladı. Ben düşündüm 200 köyümün hepsine köy enstitüsü mezunu gelirse benim ağalığım ne olur, sıfıra düşer!

Böyleyse benim harekete geçmem gerekir dedim ve doğudaki bütün ağalara telefon ettim onları topladım. Bir de batıdan buldum Eskişehir’den Emin Sazak. Sonra Menderes’le pazarlığa gittik (yıl 1950 seçimlerin olacağı zaman), dedik ki;

“Köy enstitülerini kapatırsan şu gördüğün doğudaki tüm toprak ağaları ve batıdan Emin Sazak’ın oyları sana. Kapatmazsan oy yok” ve Menderes de 1950’de iktidara gelir gelmez köy enstitülerinin temelini sarsmaya başladı.

Köy enstitüleri, eğitimci yetiştiriyordu. Aradan geçen 81 yıl sonra cahil toplum oluşturma gayretinde olan siyasilerin eğitim konusundaki gerici çabalarına karşın köy enstitüleri, oldukça tartışılan bir konu olarak eğitim tarihimizde önemli yerini koruyacak.

Ad/Bulunduğu İl                     Kuruluş Tarihi 1946'ya Kadar Çalışan Müdürleri

Akçadağ/Malatya                    1940    Şinasi Tamer, Şerif Tekben

Akpınar-Lâdik/ Samsun          1940    Nurettin Biriz, Enver Kartekin

Aksu/Antalya                          1940    Talat Ersoy, Halil Öztürk

Arifiye/Sakarya                       1940    Süleyman Edip Balkır

Beşikdüzü/Trabzon                 1940    Hürrem Arman, Osman Ülküman

Cılavuz/Kars                           1940    Halit Ağanoğlu

Çifteler/Eskişehir                    1939    Remzi Özyürek, M. Rauf İnan, Osman Ülkümen

Dicle/Diyarbakır                     1944    Nazif Evren

Düziçi/Adana                          1940    Lütfi Dağlar

Erciş/Van                                1948    İbrahim Oymak

Gölköy/Kastamonu                 1939    Ali Doğan Toran

Gönen/Isparta                          1940    Ömer Uzgil

Hasanoğlan/Ankara                 1941    Lütfi Engin, Hürrem Arman, M. Rauf İnan

İvriz/Konya                             1941    Recep Gürel, İ. Safa Güner

Kepirtepe/ Kırklareli               1939    Nejat İdil, İhsan Kalabay

Kızılçullu/İzmir                       1939    Emin Soysal, Hamdi Akman, Talat Ersoy

Ortaklar/Aydın                        1944    Hayri Çakaloz

Pamukpınar/Sivas                   1941    Şinasi Tamer, Hüseyin Civanoğlu

Pazarören/Kayseri                   1940    Sabri Kolçak, Şevket Gedikoğlu

Pulur/Erzurum                         1942    Ahmet Korkut, Aydın Arıkök

Savaştepe/Balıkesir                 1940    Sıtkı Akkay

 Ankara, 17 Nisan 2021 Cumartesi