İbrahim Özcan İle Arapgirliler Derneğinde
23 Şubat 2020 Pazar…
İbrahim Özcan, Malatya Yazıhan Karaca köyünden
asker kökenli bir sanatçı…
Şair; çünkü yıllar önce basılmış şiir
kitabı var elimde.
Televizyonlarda gösterilen pek çok
sinema ve dizi filmde izlersiniz ama belki de tanımazsınız.
Netekim Karakolu, Kanlı Girdap…
Kurtlar Vadisi, Arka Sokaklar, Paramparça,
Muhteşem Yüzyıl...
Ankara'ya gelmiş, bugün Kızılay'da
olacakmış, görüşmek için dünden sözleştik. Geçen hafta Ankara Malatyalılar
Derneğinde Malatyalı Fahri’yi anma Toplantısında Songül Başıbüyük, haftaya Arapgirliler Derneği'nin etkinliğine
beklediğini söylemişti. Bugün oraya İbrahim ile orada ya da Hekimhanlılar Derneğinde
görüşmeyi kararlaştırdık. Öğlen sırasında Sıhhiye’de otobüsten inip Toros
Sokağı döndüm, 29 numaraya yaklaşırken iki gencin nöbetçi eczaneyi bulmasına yardımcı
oldum. Büyük olanı iki üç kez nereli olduğumu sordu.
Tahmin etmesini söyledim,
Karadenizliye benzediğimi söyledi. İçimden güldüm, sahi Karadenizliye mi
benziyorum?
“Malatyalıyım, sen nerelisin, Muşlu mu?”
dedim. Kırıkkaleli olduğunu söyleyince yine içimden güldüm.
“Oraya nereden
gelmişsiniz?” diye sordum.
“300-400 yıl önce Erzurum'dan” dedi. Oysa
şivesi tamamen doğuluydu ve belki üç dört yıl önce gelmiş olabilirlerdi…
Teşekkür etti, tarif ettiğim yere gitmek üzere ayrıldılar. İbrahim
Özcan aradı, binayı tarif ettim. Buraları biliyormuş, “bulurum” dedi.
Beşinci kata
çıktığımda kapıyı açınca içeriden gelen sıcak rüzgâr ile karşılaştım. Songül
Başıbüyük ve Hüseyin Özdemir ile görüştüm. Hekimhan dergisinin 9. sayısından bir
adet, Babamın Yazdıkları ve Ceyhan'ın Kıyısında Aşk kitaplarından dörder adet derneğe
armağan ettim.
Özcan Karakuş ve Ali Kemal Şahin ile
birkaç Arapgirlinin bulunduğu masaya oturduk, çok geçmeden İbrahim Özcan, biraz
sonra da Sibel Yazgan geldi.
Yemek dağıtıldı. Baş bulgur ile sebzeli
çorba ve üzüm yaprağı salamurası; batırak işte... Çok geçmeden de Arapgir
gecelerinde sahneye çıkan davulcu ile klarnetçi çalmaya başladılar. Yavaş yavaş
oynayanlar da ortaya çıktı. Klarnetçi aynı zamanda hareketli oyun türküleri
söylüyordu.
Klarnet deyince hemen İsmail Nazım Beydemir
ile Cevat Çakaralmaz’ı anımsarım Ağın’ın Hozakpur köyünü bilmem bilir misiniz?
Babamın Yazdıkları ve Ceyhan'a Kıyısında
Aşk kitaplarını İbrahim’e armağan ettim. Bir arkadaşını görecekmiş, birlikte
kalktık. Biz çıkarken Malatyalılar Derneğinden bazı arkadaşlar geldiler.
Strasburg, Sezenler, Necatibey, İzmir, Kumrular caddeleri derken Hekimhanlılar
Derneğine geldik. İbrahim bir süre sonra ayrıldı, ben de iki saat sonra eve
gitmek üzere çıktım. Güven Park’ta Celal Yıldırım’ın aradığını gördüm
telefonda. Aradım, o da Arapgirliler Derneğindeymiş, seslenmiş duymamışım.
Otobüse binecekken Kubilay Toraman
aradı, “Celal Işık, Âşık Celali mi?” diye sordu. Yetmişli yıllara gittik, Mahzuni'nin
Malatya konseri ve Celal'in türküsünü anımsadık.
Eve geldim, alışverişe gidip geldim,
notlarımı yazdım, arkadaşlara fotoğrafları gönderdim. İbrahim'e de gönderdim. Bir
süre sonra İbrahim fotoğrafları paylaşmış, şunları da yazmıştı.
“Malatya Arapgirliler Derneği Ankara'da
toplantıda idik öğlen sıralarında.
Batırak yapmıştı ablalarımız.
Hekimhan ve Mezirme’nin yüz akı, emekli
öğretmen, şair ve yazar Süleyman Özerol ağabeyimin davetlisiydim.
İlk defa Arapgir kültürüne şahit oldum.
Davul ve gırnata kültürü daha çok
Elazığ çağrıştırdı
Her şey çok renkli ve güzeldi...”
Evet...
Arapgir, Eğin ve Ağın...
Bu üçgende kültürel ortaklık neredeyse
tamamen benzer. Erzincan’ın ilçesi Eğin ve Elazığ’ın ilçesi Ağın, Fırat'ın bu
yanında olarak daha çok Malatya ile bağlantılı olan iki ilçesidir. Bu ilçelerin
kültürel olarak Elâzığ’dan çok farklı yönleri vardır.
Arapgir, Eğin ve Ağın üçgeninde var
olan pek çok sanat ve zanaatı, çeşitlilik ve zenginlik yönüyle başka yörelerde
göremezsiniz.
Ben yalnızca Arapgir için şu üç konuyu
anımsatayım;
- Bervanik
- Tahta Çivili Ayakkabı
- Manisa dokumacılığı
Diğerleri mi?
Araştırın artık…
Sonra, Arapkir değil Arapgir adını kullanmayı
unutmayın…